RESMî BiR BELGE
Ahiren neşredilen Başbakanlık - Osmanlı Arşivi neşriyatından “Arşiv Belgelerine Göre Kafkasya’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi” adlı kitabın 86. ve 97. sayfalarında iki şahidin ifadelerinde, Bitlis’in sükûtunda Bediüzzaman Hazretleri’nin şehid düştüğünü kaydederler.
Kitabın 86. sayfasında 23 Mayıs 1332 (26 Haziran 1917) tarihli Ahmed Yunus Çavuş’un ifadesinde: “...Bediüzzaman Said-i Kürdî ve rüfakay-ı muhteremesi birer suretle gayet feciane bir tarzda şehid edilmişler...” diyor.
Kitabın 97-98 inci sahifelerinde, 19 Mayıs 1332 (2 Haziran 1917) tarihli Polis memuru Yasin Abdin’in ifadesinde ise: “...ve ulemây-ı meşhureden Molla Said-i Kürdî ve yirmi kadar talebeleriyle birlikte... Ermeni çetelerinin kurşun ve süngüleriyle feci' bir surette parçalandığını görmüş isem de...” diyor.
Demekki bu zâtlar Bediüzzaman Hazretleri’nin Rus ve Ermeni askerlerinin tam ortasında kalmış olmalarından mutlaka şehid olmuşlardır diye kanaatları gelmiştir.
BEDiüZZAMAN’IN ESARET YOLCULUşU
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nden gelen bütün ifadelerde, onun esir düştüğü sene Rumi 1331'dir. Merhum Molla Abdülmecid Efendi ise, gayet açık şekilde Bediüzzaman'ın esir düştüğü gününü 19 şubat 1331 olarak vermektedir.(293) Merhum Ali Çavuş ve Molla Münevver'in de beyanlarında, gece yarısından sonra Rusların bir taburunun kendilerini Bitlis'in içinde sarmaları sonucu, bu esaret hadisesi vuku' bulduğunu kaydederler.
Netice olarak: Rumi 1331 yılı, 19 şubat mübarek Cuma gecesi sabaha karşı bu vak'a meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yani: 2 Mart 1916 gününün gecesinde...
Biz eğer bu vak'ayı o gecenin saat 03.00’ünde vuku’ bulduğunu kabul etsek, 35 saat bekleme süresini de buna eklesek, 4 Mart Cumartesi sabah saat 7-8 sıralarında Ruslara teslim hadisesi vuku' bulmuş oluyordu.
Merhum Ali Çavuş'un beyanına göre, Bitlis'te 27 gün bekleme süresi eklense, 1 Nisan 1916'da sevk işi olmuş olur. şayet yine Merhum Ali Çavuş'un, kendilerinin Üstâd Bediüzzaman'dan ayrıldıktan sonra da, Üstâd’ın ayağının iyileşmesi için bir ay daha Bitlis'te bekletildiği(294) gerçek ise; 1 Mayıs 1916’da Bitlis'ten Van’a nakli yapılmış oluyordu. Van’da ne kadar bekletildiği hakkında bir bilgimiz yoktur.(*) Van’dan sonrası ise, hem Bediüzzaman’ın
Ahiren neşredilen Başbakanlık - Osmanlı Arşivi neşriyatından “Arşiv Belgelerine Göre Kafkasya’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi” adlı kitabın 86. ve 97. sayfalarında iki şahidin ifadelerinde, Bitlis’in sükûtunda Bediüzzaman Hazretleri’nin şehid düştüğünü kaydederler.
Kitabın 86. sayfasında 23 Mayıs 1332 (26 Haziran 1917) tarihli Ahmed Yunus Çavuş’un ifadesinde: “...Bediüzzaman Said-i Kürdî ve rüfakay-ı muhteremesi birer suretle gayet feciane bir tarzda şehid edilmişler...” diyor.
Kitabın 97-98 inci sahifelerinde, 19 Mayıs 1332 (2 Haziran 1917) tarihli Polis memuru Yasin Abdin’in ifadesinde ise: “...ve ulemây-ı meşhureden Molla Said-i Kürdî ve yirmi kadar talebeleriyle birlikte... Ermeni çetelerinin kurşun ve süngüleriyle feci' bir surette parçalandığını görmüş isem de...” diyor.
Demekki bu zâtlar Bediüzzaman Hazretleri’nin Rus ve Ermeni askerlerinin tam ortasında kalmış olmalarından mutlaka şehid olmuşlardır diye kanaatları gelmiştir.
BEDiüZZAMAN’IN ESARET YOLCULUşU
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nden gelen bütün ifadelerde, onun esir düştüğü sene Rumi 1331'dir. Merhum Molla Abdülmecid Efendi ise, gayet açık şekilde Bediüzzaman'ın esir düştüğü gününü 19 şubat 1331 olarak vermektedir.(293) Merhum Ali Çavuş ve Molla Münevver'in de beyanlarında, gece yarısından sonra Rusların bir taburunun kendilerini Bitlis'in içinde sarmaları sonucu, bu esaret hadisesi vuku' bulduğunu kaydederler.
Netice olarak: Rumi 1331 yılı, 19 şubat mübarek Cuma gecesi sabaha karşı bu vak'a meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yani: 2 Mart 1916 gününün gecesinde...
Biz eğer bu vak'ayı o gecenin saat 03.00’ünde vuku’ bulduğunu kabul etsek, 35 saat bekleme süresini de buna eklesek, 4 Mart Cumartesi sabah saat 7-8 sıralarında Ruslara teslim hadisesi vuku' bulmuş oluyordu.
Merhum Ali Çavuş'un beyanına göre, Bitlis'te 27 gün bekleme süresi eklense, 1 Nisan 1916'da sevk işi olmuş olur. şayet yine Merhum Ali Çavuş'un, kendilerinin Üstâd Bediüzzaman'dan ayrıldıktan sonra da, Üstâd’ın ayağının iyileşmesi için bir ay daha Bitlis'te bekletildiği(294) gerçek ise; 1 Mayıs 1916’da Bitlis'ten Van’a nakli yapılmış oluyordu. Van’da ne kadar bekletildiği hakkında bir bilgimiz yoktur.(*) Van’dan sonrası ise, hem Bediüzzaman’ın
Yükleniyor...