PEK MüHüM BiR VESiKA
Az yukarda Molla Münevver'in hatırasındaki Bediüzzaman'ın Rus kumandanıyla muhaveresinin bir bölümünü te'kid eden Molla Abdülmecid Efendi'nin hatıra defterinde şu malûmat verilmektedir:
“...Bitlis'te ayağı kırılıp esir düştüğü zaman, Sibirya'ya nakli için Van'a götürülen Bediüzzaman’a; Ruslara iltihak etmiş bazı ağalar, “Biz seni Rus kumandanından alırız. Fakat bize reis olup davamızı yürütecek isen...”
Bediüzzaman: “Ben Müslüman Türk milleti aleyhine çalışamam. Esareti riyasete tercih ederim demiştir.”(291)
İşte Bediüzzaman Hazretleri’nin Birinci Cihan Harbi vak’asında gösterdiği fedakârane gayret, kahramanane hizmet ve faaliyetleri hakkında sıraladığımız yazılar, beyanlar ve hatıraların mecmuu şöyle bir neticeyi göstermektedir ki: O, harbin ilk başlangıcında, şark’ta üç-dört bin gönüllü fedaî talebeleriyle iştirak etmiş, iki sene kadar gece-gündüz çalışmış, çarpışmış..(292) Nihayet Bitlis muhasarasında; Van, Bitlis ve etraflarındaki ahalinin, çoluk ve çocuklarının selâmetle harb bölgesinden uzaklaştırılma işi te'min edilmesinden sonra, Bitlis'in sokaklarında en son cihad vazifesini merdane yaparken, omuzundan yaralanmış, sonra bir ayağı da kırılarak kader-i İlâhi’nin hükmiyle, fakat kalb ve vicdan rahatlığı içerisinde Ruslara esir olmuştur.
şu esaret sırasında, Merhum Molla Münevver ve Molla Abdülmecid Efendilerin beyanlarıyla, Ruslar Bediüzzaman'ın büyük nüfuzunu, yüce kahramanlıklarını ve halk üzerindeki derin hürmet ve te'sirlerini bilmiş ve anlamış olacaklar ki; onu Sibirya'ya sevk etmeden önce, gerek Bitlis'te (Ali Çavuş’un beyanınıa göre) iki ay kadar süren isticvabları sırasında, zaman zaman yapılan cazib teklifler, gerekse Rusya'ya sevki için Van'a getirildiği zaman, Rusların vaidlerine aldanan ıranlı ve Azerbaycanlı bazı Kürt aşiretlerinin ağaları vasıtasıyla yaptırdıkları teklifler, gösteriyor ki: Ruslar Bediüzzaman'ı elde etmeye ve emelleri istikametinde kullanmaya çok çalışmışlar. Lâkin heyhat, Bediüzzaman ve Hadim-i Kur’ân ise esareti, hakareti, çileyi, meşakkati ve hatta ölümü kabul etmiş, onların, o tekliflerini reddetmiştir. Çünki O, kâfir Rusun hâin emellerini sezmiş, ferasetiyle idrak etmiş, Müslüman Osmanlı Türk kardeşlerine en ufak bir ihaneti kabul etmemiştir.
Az yukarda Molla Münevver'in hatırasındaki Bediüzzaman'ın Rus kumandanıyla muhaveresinin bir bölümünü te'kid eden Molla Abdülmecid Efendi'nin hatıra defterinde şu malûmat verilmektedir:
“...Bitlis'te ayağı kırılıp esir düştüğü zaman, Sibirya'ya nakli için Van'a götürülen Bediüzzaman’a; Ruslara iltihak etmiş bazı ağalar, “Biz seni Rus kumandanından alırız. Fakat bize reis olup davamızı yürütecek isen...”
Bediüzzaman: “Ben Müslüman Türk milleti aleyhine çalışamam. Esareti riyasete tercih ederim demiştir.”(291)
İşte Bediüzzaman Hazretleri’nin Birinci Cihan Harbi vak’asında gösterdiği fedakârane gayret, kahramanane hizmet ve faaliyetleri hakkında sıraladığımız yazılar, beyanlar ve hatıraların mecmuu şöyle bir neticeyi göstermektedir ki: O, harbin ilk başlangıcında, şark’ta üç-dört bin gönüllü fedaî talebeleriyle iştirak etmiş, iki sene kadar gece-gündüz çalışmış, çarpışmış..(292) Nihayet Bitlis muhasarasında; Van, Bitlis ve etraflarındaki ahalinin, çoluk ve çocuklarının selâmetle harb bölgesinden uzaklaştırılma işi te'min edilmesinden sonra, Bitlis'in sokaklarında en son cihad vazifesini merdane yaparken, omuzundan yaralanmış, sonra bir ayağı da kırılarak kader-i İlâhi’nin hükmiyle, fakat kalb ve vicdan rahatlığı içerisinde Ruslara esir olmuştur.
şu esaret sırasında, Merhum Molla Münevver ve Molla Abdülmecid Efendilerin beyanlarıyla, Ruslar Bediüzzaman'ın büyük nüfuzunu, yüce kahramanlıklarını ve halk üzerindeki derin hürmet ve te'sirlerini bilmiş ve anlamış olacaklar ki; onu Sibirya'ya sevk etmeden önce, gerek Bitlis'te (Ali Çavuş’un beyanınıa göre) iki ay kadar süren isticvabları sırasında, zaman zaman yapılan cazib teklifler, gerekse Rusya'ya sevki için Van'a getirildiği zaman, Rusların vaidlerine aldanan ıranlı ve Azerbaycanlı bazı Kürt aşiretlerinin ağaları vasıtasıyla yaptırdıkları teklifler, gösteriyor ki: Ruslar Bediüzzaman'ı elde etmeye ve emelleri istikametinde kullanmaya çok çalışmışlar. Lâkin heyhat, Bediüzzaman ve Hadim-i Kur’ân ise esareti, hakareti, çileyi, meşakkati ve hatta ölümü kabul etmiş, onların, o tekliflerini reddetmiştir. Çünki O, kâfir Rusun hâin emellerini sezmiş, ferasetiyle idrak etmiş, Müslüman Osmanlı Türk kardeşlerine en ufak bir ihaneti kabul etmemiştir.
Yükleniyor...