İşte, tahmin ediyorum; bütün bu tarihî hatıralar ve menkıbeler kat'i olarak göstermektedirler ki; Bediüzzaman Hazretleri 1. Cihan Harbi'nin ilk patlamasiyle birlikte, Van'da bulunup, gönüllü fedaî talebeleriyle Kafkas, Erzurum Pasinler, Van Gevaş, İsparit ve Bitlis cephelerindeki harplere katılmış ve bu harp 1914 senesinin son bahar aylarında başlıyarak, 1916 şubatına kadar kendisinin Ruslara esir düşmesi ve bütün talebelerinin şehid düşmesiyle kendisinin cihad hizmeti böylece son bulmuştur. Harb-i Umumi'nin hey'et-i umumiyesi ise, 1918'lere kadar devam etmiştir.

BEDiüZZAMAN’IN ESiR DüşMESi VE HATIRALAR

Buradan itibaren, Bitlis'in sükûtu ve Bediüzzaman’ın sol omuzundan yaralı ve ayağı kırık bir vaziyette Ruslar tarafından esir alınması hakkındaki hatıralara geçiyoruz.

Birinci Hatıra: O dehşetli günü yaşamış Bediüzzaman'ın gönüllü fedailerinden hayatta kalmış dört kişiden birisi olan Hizan-İspairtli Molla Münevver anlatıyor:

“...Bitlis'te Üstâd’la birlikte birkaç talebe kalmıştık. Bütün arkadaşlarımız şehid oldular. Geceleyin Üstâd yüksek bir duvardan atlarken ayağı kırıldı. O izdirap içinde kat'iyyen şikâyet etmiyor, of bile demiyordu. Otuzaltı saat şiddetli soğuk, kar ve çamur içinde bir dehlizde kaldık. Az ileride Rus nöbetçileri gözüküyordu. Bir ara, nöbetçileri tek tek dehlize çekip hançerle gebertmek istedik. Fakat Üstâd bize zarar gelmemesi için izin vermedi. Dehlizin üzerinde gezinen Rusların ayak seslerini işitiyorduk.

Üstâd bir ara Abdulvahhab isimli bir arkadaşımıza: “Sen çeviksin, fırla git ve teslim ol. Ermenilerin eline geçme. Biz de sonra teslim oluruz.” dedi.

Yükleniyor...