Hazret: “Haşa, benim hayatta kalan bir elimi öpüyorlar duamı alıyorlar.” deyince; Bediüzzaman eski muhatabına döndü. “Azizim! Bizim milis kuvvetleri arasında hem şuurlu hem şuursuzlar vardır. Et kemiksiz olmaz. şuursuzlar nizam ve intizama riayet etmiyorlar!.. Lüzumsuz lâfları bırakalım, el birliği ile mukaddes yurdumuzu kurtaralım. Aileler çıksın gitsin, erkekler şehri terk etmesinler” dedi.
Elhasıl- Birinci Hicret’te ordunun ve milislerin müşterek gayretleriyle düşman Bitlis’e girememişti. Bir kaç ay sonra. İkinci hicret başlamadan evvel, Bediüzzaman talebeleriyle Van cephesinden Bitlîs merkezine dönmüş, halkın kuvve-i maneviyesini takvive ile nasihate koyulmuştu. O sırada eski Valimiz Abdülhalık Renda ayrılmış, yerine Ispanakçızade Memduh Bey gelmişti. Ben de fahri vazifemi bitirerek, adliye kuyudatının Diyarbekir'e sevk ve nakline me'mur edilmiştim. Bitlis'ten ayrıldığım sabahı ta'kib eden günün gecesinde hâin Ermenilerin rehberliğiyle düşman Dideban eteklerindeki nehir boyundan Bitlis'e akarkan, Bediüzzaman şehir içinde göğüs göğüse düşman süvarileriyle çarpışmış, bir ayağından yaralanıp esir edildikten sonra, mahalle başındaki kışlaya. Oradan da, Rusya'ya, sonra da Sibirya’ya kadar sürülmüş olduğunu işittim..”
7- Birinci Cihan Harbi’nde bizzat bulunmuş Kayserili İbrahim Kazazoğlu demiştir ki: “Birinci Cihan Harbi’nde, şark’ta harbin çok kızıştığı zamanlarda, bizim ordunun yüzbaşıları Bediüzzaman’a müracaat ederlerdi, "Falan yerdeki düşmanı ancak siz ve gönüllülerin püskürtebilirsiniz o bölgeleri siz kontrollünüzde bulundursanız...” diye rica ederlerdi.
Bediüzzaman’ın harp taktiği olarakta, muhtelif tepelerden teneke caldırıp, düşman tarafından ses kesilince, bu defa silah kullanıp düşmanı püskürtürlerdi.
O kahramanların halleri bizede şevk ve gayret verirdi. Kumandan da bize şevk ve cesaret vermek için, Bediüzzaman’ın fedailerinin kahramanlıklarını antatırdı...” (Son şahitler-4 , sh.348)
Elhasıl- Birinci Hicret’te ordunun ve milislerin müşterek gayretleriyle düşman Bitlis’e girememişti. Bir kaç ay sonra. İkinci hicret başlamadan evvel, Bediüzzaman talebeleriyle Van cephesinden Bitlîs merkezine dönmüş, halkın kuvve-i maneviyesini takvive ile nasihate koyulmuştu. O sırada eski Valimiz Abdülhalık Renda ayrılmış, yerine Ispanakçızade Memduh Bey gelmişti. Ben de fahri vazifemi bitirerek, adliye kuyudatının Diyarbekir'e sevk ve nakline me'mur edilmiştim. Bitlis'ten ayrıldığım sabahı ta'kib eden günün gecesinde hâin Ermenilerin rehberliğiyle düşman Dideban eteklerindeki nehir boyundan Bitlis'e akarkan, Bediüzzaman şehir içinde göğüs göğüse düşman süvarileriyle çarpışmış, bir ayağından yaralanıp esir edildikten sonra, mahalle başındaki kışlaya. Oradan da, Rusya'ya, sonra da Sibirya’ya kadar sürülmüş olduğunu işittim..”
7- Birinci Cihan Harbi’nde bizzat bulunmuş Kayserili İbrahim Kazazoğlu demiştir ki: “Birinci Cihan Harbi’nde, şark’ta harbin çok kızıştığı zamanlarda, bizim ordunun yüzbaşıları Bediüzzaman’a müracaat ederlerdi, "Falan yerdeki düşmanı ancak siz ve gönüllülerin püskürtebilirsiniz o bölgeleri siz kontrollünüzde bulundursanız...” diye rica ederlerdi.
Bediüzzaman’ın harp taktiği olarakta, muhtelif tepelerden teneke caldırıp, düşman tarafından ses kesilince, bu defa silah kullanıp düşmanı püskürtürlerdi.
O kahramanların halleri bizede şevk ve gayret verirdi. Kumandan da bize şevk ve cesaret vermek için, Bediüzzaman’ın fedailerinin kahramanlıklarını antatırdı...” (Son şahitler-4 , sh.348)
Yükleniyor...