ordu ve askerin önünde bulunurlardı. Gönüllü alayı, keçe külâhlı(*) idi. Ruslar keçekülâhlılar deyince, dehşete düşerlerdi. Gönüllü alayı beyaz pelerin giyerler ve karlı araziye uyarlardı. At üstünde bile attıkları kurşun boşa gitmezdi. Çok süratli bir şekilde hareket yaparlardı. Atlarına binerlerken, yay gibi fırlayıp binerlerdi. Kürtçe “Hazırbın!” emrini alır almaz, şimşek gibi düşman üzerine saldırırlardı.”(277)

Merhum Sinan Omur başka bir hatırasında ise: “Enver Paşa, Vehib Paşa’ya demiş: “Bediüzzaman’a şark’ta bir milis alayını teşkil ettirelim.” sonra bu alay ona kurduruldu.”

Yine Sinan Omur derki: “Bediüzzaman ve gönüllerinin yaptığı hizmet ve fedakarlıklar, Erkan-ı harbiye arşivlerinde kayıtlıdır. Bunları bana söyleyen Bursalı Makineli tüfek Üsteğmeni Fahri Kırkalı’dır” (Son şahitler-5 sh. 243-244)

4- 1955 senesi Sonbaharı’nda, tahminen Ekim ayı içinde, Barla'da Üstâd Hazretleri’ni ziyaret ettiğimde bir sabah dersinde, Üstâd’ın odasında ders oldu. Dersten sonra, Hazret-i Üstâd çok neşeliydi. Eski Harb-i Umumi’deki maceralarından, ibret dersleri için izahlarda bulunuyordu. Bir ara sözü şarklılara ve şark'taki eski talebelerine getirdi, dedi ki: “Eski Said'in o zamanlardaki talebeleri o kadar muti' ve fedaî idilerdi ki; bir işaretimle ruhlarını feda edebilirlerdi. Hatta dedi: Benim l. Cihan Harbi'nde Mir Mahe' isminde bir talebem vardı. Bazan tek başıyla Rus taburlarının içine atıyla hücum eder, dalar, bir kaç Rus'u gebertir, geri sağ gelirdi..” diye o sabah uzun bir sohbet dersini yapmıştı. A.B.

Yükleniyor...