kişiyle topları kurtarmaya geliyorlar” diyerek pek ziyade ihbar ile mübalağa etmeleri üzerine, (yani bu haberi sağa-sola işaa tarzında yayması üzerine) Kazak kumandanı korkmuş, ilerleyememişti. Bediüzzaman da üçyüz gönüllüyü rast geldikleri toplara birer ikişer taksim edip, Bitlis'e gönderir. Kendisi ise ilerleyerek topları birer birer kurtarıp, en son topu da, üç arkadaşıyla birlikte ele geçirir. Böylece otuz topun Bitlis'e gelmesini temin eder. O toplarla dört gün asker ve gönüllüler düşmana mukabele edip bütün ahalî, cihazat ve mallar kurtulur.(276)

BAZI HATIRALAR

Buradan tekrar harbin içine dönerek, harbin ortasında Bediüzzaman'ın gösterdiği fedakârâne hizmet ve kahramanlıkları hakkında kaydedilmiş bazı hatıralar nakletmek istiyorum.

1- Bitlisli Abdülmecid bizzat bize anlattı: (Bu zat, l. Cihan Harbi’nden sonra esaretten kurtulmuş, gelip Urfa’ya yerleşmişti, bilâhare İzmir'e nakl-i mekân ederek 1958'de orada vefat etmiştir.)

“Biz orduda askerdik. Molla Said-i Meşhûr’un gönüllü alayı ile yan yana idik. Kendisinin beyaz bir atı vardı. Daima at üstünde, alayının önünde atını sağa sola koştururdu. Sipere yatmazdı. Sonra Bitlis'in sükûtunda ben de esir düştüm. Beni Sibirya’ya götürdüler. Artık onu bir daha göremedim. Sonra Ruslar bizi serbest bıraktılar. Harbten sağ kurtulabilmiş ailemizin efrâdı Urfa'ya muhacir gittiğini duydum. Ben de buraya geldim.

2- Ahlatlı İsmail Hakkı Arslan da, aynen Bitlisli Abdülmecid gibi, Üstâd’ın kahramanlıklarını ve sipere yatmadığını anlatmış. (Bkz. Son şahitler 5, shf. 236-237)

3- N. Şahiner'in “Hür Adam” gazetesi sahibi Sinan Omur'dan dinlemiş olduğu bir hatıra da şöyledir: Mealen:

“1. Cihan Harbi çıktığı zaman, biz İstanbul'da Muallim mektebinde idik. O zamanlar onbeş yaşlarında idim. Bizi askere aldılar. Milis ve gönüllü alayı kumandanı olan Bediüzzaman Hazretleri’ni ilk olarak 1331-1915 senesi Ağustosu’nda Sübhan dağında gördüm. Beyaz bir atın üzerinde oradan buraya atını koşturup askerlerinin moral ve maneviyatını yükseltiyordu. Başında siyah bir sarık, omuzunda apoletleri vardı.

Milis teşkilâtını kurmasını Enver Paşa teklif etmişti. Daha önceleri de, Bediüzzaman'la Enver Paşa'nın dostlukları varmış. Bediüzzaman’ın topladığı gönüllü alayı dört-beş bin kişilik idi.

Milis alayı Kumandanı Bediüzzaman Hazretleri, erzak ve silahlarını ordudan almıyordu. Kendi kendilerini idare ederlerdi. Harb esnasında daima


Yükleniyor...