Mesela, bu tarih sıralamalarında, 1913 tarihi için bir şey yazmadan geçmiş. 1914 tarihini ise, Bitlis hadisesi ile meşhur Hizanlı şeyh Selim hadisesine ayırmış. 1915 tarihini de Cihad Fetvası ve Alman denizaltılarıyla Libya'ya gitmesi vesaireye ayırmış. Bediüzzaman'ın bilfiil harbe iştirakini, ancak 1916 senesinde göstermiştir.(261)

Gerçek zamanlama ve tarih sıralamaları ve hadiselerin diziliş durumları hakkında az yukarda bir nebze temas etmiş ve tahmin ediyorum ispat etmişiz ki; Bediüzzaman Hazretleri 1912 senesinin sonbaharında İstanbul'dan Van'a dönmüş ve o kışı Van'da geçirmiş olduğunu, 1913 senesinin yaz aylarında da Medreset-üz Zehra'sının temelini attığını, aynı bu sene içinde yani 1914 başlarında Hizanlı şeyh Selim’in hadisesi zuhur ettiğini, yine aynı sene içinden başlayarak 1914’ün sonlarına kadar Ermeni siyasi komitelerinin faaliyete başladıklarını, hem yine 1914 senesi yaz aylarında İşarat-ül İ'caz tefsirinin mukaddematına başladığını kaydetmiştik.

1914 senesinin yirmi dokuz ekiminden başlayarak kış aylarında Harb-i Umumi patlaması üzerine, Bediüzzaman Hazretleri harbin ta başından beri evvela orduya vaiz ve imam olarak, sonra da fedai talebeleriyle gönüllü alayını teşkil etmek üzere hazırlıklarını yapıp harbe iştirak etmiştir. İki sene Harb-i Umumi'de durmadan cepheden cepheye koşmuş, çalışmış, çarpışmış, nihayet 1916’nın şubatı’nda Bitlis’te Ruslara esir düşmüştür.(262)

Bu dediklerimizin yukarda kısmen ispatı yapıldığı için, tekrarına lüzum görmeden, 1914 kışından başlamak suretiyle gelişen hadiselerin ispatını Bediüzzaman’ın yazdıklarına dayandırarak kaydetmeye çalışacağız.

Bu hadiselerin kaydına geçmeden önce, bazı tarihçilere dayandırarak; “Rusların 16 şubat 1916 Çarşamba günü Erzurum’a girdiklerini ve Bediüzzaman'ın bu cephede büyük kahramanlıklarla savaştıktan sonra...”(263) diye olan sözü Bediüzzaman’ın cihad hareketleri hakkında hatalı olduğuna delil, Molla Abdülmecid Efendi’nin 19 şubat 1331(264) perşembe günü (yani 2 Mart 1916) ikindiden sonra Diyarbekir Valisi Cevdet Bey'in evinde İşarat-ül İ’caz’ı tebyiz ederken, kâğıt üzerine dökülen mürekkebin garîb bir şekil izhar etmesiyle; Bediüzzaman'ın aynı günün gecesinde ayağı kırılarak, iki gün sonra Ruslara esir düştüğünü yazar.(265)

Yükleniyor...