Biz düşündük, taşındık, yapamıyacağımızı anladık. Özür dileyerek ayrıldık.(258)
Aynı bu hadiseye benzer, başka bir gurub talebe Van'a Hazret-i Üstâd’ın medresesine gittiklerini ve yine Üstâd Bediüzzaman buna benzer şartlarını söyleyince, sabahleyin o talebelerden iki-üç tanesi şartları kabul ederek kaldıklarını bir kısmı da özür dileyerek ayrıldıklarını Malazgirtli bir hocadan duymuştum.
Birinci Cihan Harbi Yaklaştıkça
(Not: 2 Kasım 1914’de Ruslar Osmanlılara karşı harp ilan etti.)
Molla Abdülmecid Efendi anlatıyor: “Üstâd Hazretleri harbten evvel bize ders verirken, Kur’ân'ı eline alır, mânâlandırır, takrir ederdi. Birgün medresenin damında bize tefsir dersini veriyordu. İkindiden sonra idi. Birden bire derin bir âh! çekti.. ve dedi: “Hazırlanınız, büyük bir felâket geliyor". Aradan bir ay geçmeden Birinci Cihan Harbi patlak verdi.”(259)
Az yukarıda da Müküslü Molla Hamza Efendi’nin rivayetiyle Hazret-i Üstâd Bediüzzaman'ın Birinci Cihan Harbi'nin az öncesinde, İşarat-ül İ'caz tefsirinin mukaddematına başladığını arz etmiştik. Bunu da ispat eden Hazret-i Üstâd’ın şu beyanlarıdır: nin makam-ı cifrisi şeddeli lâmlar birer lâm ve şeddeli kâf bir kâf sayılmak cihetiyle, 1329 (1913) ederek, Harb-i Umumi'nin başlangıcı zamanında Risale-i Nur’un baçlangıcı olan İşarat-ül İ'caz tefsirinin te’lif tarihine tam tamına tevafukla...”(260)
İşte bu parağrafta Bediüzzaman Hazretleri’nin 1913 Rumî tarihinde Van'da bulunduğunu ve Harb-i Umumi’nin başlangıcına Rumi hesapla çok az bir zaman kalmış olarak, İşarat-ül İ’caz tefsirinin te’lifine başladığını açık şekilde yazmaktadır.
YANLIş BAZI SIRALAMALAR
Burada yine bilmecburiye, Bediüzzaman Hazretleri’nin Birinci Cihan Harbi arefesinden, harbe iştirâkine kadarki hayat faslı hakkında; bir zat şöhretli bazı şahsiyetlerin taht-ı te'sirinde kalarak hatalı bazı zamanlamalar ve tarih sıralamaları yapmıştır. Onların yanlışlıklarının ıspatını bizzat Üstâd’ın yazdıklarına dayandırıyoruz.
Aynı bu hadiseye benzer, başka bir gurub talebe Van'a Hazret-i Üstâd’ın medresesine gittiklerini ve yine Üstâd Bediüzzaman buna benzer şartlarını söyleyince, sabahleyin o talebelerden iki-üç tanesi şartları kabul ederek kaldıklarını bir kısmı da özür dileyerek ayrıldıklarını Malazgirtli bir hocadan duymuştum.
Birinci Cihan Harbi Yaklaştıkça
(Not: 2 Kasım 1914’de Ruslar Osmanlılara karşı harp ilan etti.)
Molla Abdülmecid Efendi anlatıyor: “Üstâd Hazretleri harbten evvel bize ders verirken, Kur’ân'ı eline alır, mânâlandırır, takrir ederdi. Birgün medresenin damında bize tefsir dersini veriyordu. İkindiden sonra idi. Birden bire derin bir âh! çekti.. ve dedi: “Hazırlanınız, büyük bir felâket geliyor". Aradan bir ay geçmeden Birinci Cihan Harbi patlak verdi.”(259)
Az yukarıda da Müküslü Molla Hamza Efendi’nin rivayetiyle Hazret-i Üstâd Bediüzzaman'ın Birinci Cihan Harbi'nin az öncesinde, İşarat-ül İ'caz tefsirinin mukaddematına başladığını arz etmiştik. Bunu da ispat eden Hazret-i Üstâd’ın şu beyanlarıdır: nin makam-ı cifrisi şeddeli lâmlar birer lâm ve şeddeli kâf bir kâf sayılmak cihetiyle, 1329 (1913) ederek, Harb-i Umumi'nin başlangıcı zamanında Risale-i Nur’un baçlangıcı olan İşarat-ül İ'caz tefsirinin te’lif tarihine tam tamına tevafukla...”(260)
İşte bu parağrafta Bediüzzaman Hazretleri’nin 1913 Rumî tarihinde Van'da bulunduğunu ve Harb-i Umumi’nin başlangıcına Rumi hesapla çok az bir zaman kalmış olarak, İşarat-ül İ’caz tefsirinin te’lifine başladığını açık şekilde yazmaktadır.
YANLIş BAZI SIRALAMALAR
Burada yine bilmecburiye, Bediüzzaman Hazretleri’nin Birinci Cihan Harbi arefesinden, harbe iştirâkine kadarki hayat faslı hakkında; bir zat şöhretli bazı şahsiyetlerin taht-ı te'sirinde kalarak hatalı bazı zamanlamalar ve tarih sıralamaları yapmıştır. Onların yanlışlıklarının ıspatını bizzat Üstâd’ın yazdıklarına dayandırıyoruz.
Yükleniyor...