Faraza bu yazılanları bir an için doğru kabul etsek; (ki 16 şubat 1916 Çarşamba günü Rusların Erzurum’a girmesi üzerine, Bediüzzaman'ın Pasinler cephesinde Ruslarla çarpıştığıdır.) Bu tarih, Rumî şubat’ın üçü olur. Rumi şubat 19’da da Bitlis’te elim esaret hadisesi vuku'a geldi. Bu iki tarih arasında sadece 16 gün vardır. Bu 16 gün zarfında hem Pasinler cephesinde günlerce Ruslarla döğüşmesi, sonra Van'a çekilerek Van kal'asında tahassun ile bir müddet kalması, sonra Valî Cevdet Bey'in ısrarıyle Van'dan ayrılıp Gevaş cephesine koşması, orada da Ruslarla günlerce döğüşmesi, sonra da Ermenilerin İspairt ve Nurs civarında giriştikleri saldırı ve katliamlara koşup yetişmesi ve buradan da, Ermeni ve Ruslarla döğüşe döğüşe tekrar Van'a girmeye muvaffak olması.. Ve yine Cevdet Bey’in ısrariyle Gevaş'a dönmesi, Gevaş'tan sonra Vali Cevdet Bey'le birlikte Bitlis’e gelmesi, Bitlis'te kurtardığı toplarla günlerce Rusların oyalanıp Bitlis'e girmelerinin engellenmesi ve nihayet Miladi 2 Mart 1916 gününün gecesinde ayağı kırılıp esir düşmesi gibi uzun bir zamanı icab ettiren bu faaliyet ve hareketlerin, bilmiyorum; özellikle o zamanın vesait şartlarına ve mevsimin kış durumuna nazaran hepsi 16 gün zarfına sığar mı? Veyahut başka bir tabirle Birinci Cihan Harbi'nde gösterdiği kahramanlıkların, fedakarlıkların hepsi yalnız şu onaltı gün müdür.?

HAKiKi VESAiK

Bediüzzaman'ın şu son harb fasıl hayatını hakiki kaynaklarından dinlemek üzere, evvela bizzat Bediüzzaman'ın yazdıklarından, sonra kardeşi Molla Abdülmecid Efendi'den ve sonra da merhum Abdurrahman'ın yazdığı Tarihçe-i Hayat'tan ve en sonda da Üstâd’ın sağlığında neşridilen tarihçelerinden takib ederek seyredeceğiz:

1- Osmanlıca Lem'alarda “eğer ya Kürdî” deki ya, şeddeli olsa, 1331 eder ki, (1915) o tarihte Ermeni ve Rus komitesinin canavarları her taraftan o Kürdî’yi sardıkları ve katline çalıştıkları ve fakat muvaffak olamadıkları tarihe tam tamına tevafuk ediyor.” (Osmanlıca Lem'alar, s: 876)

Hazret-i Üstâd’ın tesbit ettiği bu tarih, ya 1915'in içinde harbin en kızgın bir zamanında vuku' bulmuş başka bir hadisedir. Yahut ta, Rumi 1331 tarihinin en son günleri ve 1332 senesinin yılbaşı olan Rumi Mart’a on gün kala vuku bulmuş olan 2 Mart 1916'da Bitlis muhasarası hengâmında ayağı kırıldığı ve Ruslara esir düştüğü hadisedir ki, Rumî sene başına on gün kalmıştır.. El-ilmü indillah

2- Osmanlıca Mektubat’ta: “...İşarat-ül İ'caz tefsirinde eski Harb-i Umumî’nin birinci senesinde cebhe-i harpte, iktisar mecburiyetiyle gayet mücmel beyan ettiğimiz...(266)

Yükleniyor...