reisi değil, sadece Arabistan sorumlusu olarak vazifelendirildiğini söyler. Aynı kitap, Eşref Sencer Kuşçubaşı’nın hayatının hep isyan, serkeşlik içinde geçtiğini, Sultan 2. Abdulhamid onu birkaç kez sürgünlere yolladığını, fakat o, daima padişaha karşı isyan hareketlerini kışkırttığını, hatta 1904’lerde Medine'de bir çete teşkil ettirerek, iki defa Kâbe örtüsü alayına hücum ederek örtüyü çaldığını ve saireyi kaydetmektedir. Teşkilat-i mahsusa için mezkûr kitabın 134-140 inci sahifelerine bakılabilir.
Mevlânzade Rifat ise, yukarıda adı geçen kitabında belgelerle; Teşkilat-ı Mahsusa’nın 2 Nisan 1915'te Van şehri Ermeniler tarafından işgal edildikten sonra, Talat Paşa’nın emir ve direktifleriyle, İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin en elebaşıları, İstanbul merkez binasında gizlice toplanarak, Teşkilat-ı mahsusayı kurduklarını yazar. Bu teşkilatın gayesi ise; azgın katillerden, eşkiyalardan mürekkep bir ordu-ama çok gizli ve gayr-i resmi-teşkil ettirilip tüm Ermenileri-çoluk-çocuk demeden-bir tek fert bırakmamak şartıyla imha edilmesinede kullanacaklar idi.. ve bu teşkilat, Dr. Nazım, Dr. Bahattin şâkir ve Hasan Ali üçlüsü komutasında kuruldu ve hedeflenen gayede kısmen tahakkuk ettirildi. Hatta bu teşkilatın eliyle Ermeninin işini bitirdikten sonra, sırasıyla Kürdlere ve sairelerede yapılacak işler aynı planda vardı. (Bkz. Mevlânzade Rıfat’ın mezkûr kitabı sh. 129-138)
şimdi düşünüyorum da, Sayın Kutay, acaba ne gayeye binaen Bediüzzaman gibi bir imân ve hidayet dahîsini, mezkûr mahiyetteki karanlık, zülümkâr ve rezil bir teşkilatla bağlantılı gösteriyor?. Ve bir nevi eşkiya ve isyancı parçası olan Eşref Sencer Kuşçubaşı ile arkadaş ediyor.!
Evet. Mevlânzade Rıfat’ın kitabında; Teşkilat-ı Mahsusa’nın reislerinin birer azgın dinsiz ve başka milletlere hakk-ı hayat tanımayan kapkatı ve kopkoyu birer turancı ırkçı olduklarını belgelerle ispat ediliyor... O halde Bediüzzaman'ın burada işi ne?..
Not : Bu kitapta; Teşkilat-ı Mahsusa’nın icraâtıyla ilgili dehşetli kararlara Enver Paşa’nın iştirak etmediğini kayıtlıdır.
Gelelim, Sultan Reşad’ın tahta geçmesiyle, Enver Paşa’nın nezaretinde yeniden ıslâh ettirilerek kurulduğu söylenen Teşkilât-ı Mahsusa’ya, Bediüzzaman dahi ona girdi diye olan hususa: Bu teşkilatın elemanları hakkında C. Kutay'ın yine Eşref Sencer Kuşçubaşı'ndan naklederek bilgi verirken, İstiklal şairi Mehmet Akif Bey ve Muhammed Hamdi Yazır gibi zâtların isimlerini de vermektedir. C. Kutay'dan başka hiç bir kimse, buna dair bir rivayeti ne yazı ile, ne de şifahen kaydettiğine dair bir belge mevcut değildir. O helde geçersizdir.
Muhterem C. Kutay Bediüzzaman’la Eşref Sencer Kuşçubaşı arasındaki münasebet ve dostluk hususunda bir belge olarak, el yazma bir mektubun
Mevlânzade Rifat ise, yukarıda adı geçen kitabında belgelerle; Teşkilat-ı Mahsusa’nın 2 Nisan 1915'te Van şehri Ermeniler tarafından işgal edildikten sonra, Talat Paşa’nın emir ve direktifleriyle, İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin en elebaşıları, İstanbul merkez binasında gizlice toplanarak, Teşkilat-ı mahsusayı kurduklarını yazar. Bu teşkilatın gayesi ise; azgın katillerden, eşkiyalardan mürekkep bir ordu-ama çok gizli ve gayr-i resmi-teşkil ettirilip tüm Ermenileri-çoluk-çocuk demeden-bir tek fert bırakmamak şartıyla imha edilmesinede kullanacaklar idi.. ve bu teşkilat, Dr. Nazım, Dr. Bahattin şâkir ve Hasan Ali üçlüsü komutasında kuruldu ve hedeflenen gayede kısmen tahakkuk ettirildi. Hatta bu teşkilatın eliyle Ermeninin işini bitirdikten sonra, sırasıyla Kürdlere ve sairelerede yapılacak işler aynı planda vardı. (Bkz. Mevlânzade Rıfat’ın mezkûr kitabı sh. 129-138)
şimdi düşünüyorum da, Sayın Kutay, acaba ne gayeye binaen Bediüzzaman gibi bir imân ve hidayet dahîsini, mezkûr mahiyetteki karanlık, zülümkâr ve rezil bir teşkilatla bağlantılı gösteriyor?. Ve bir nevi eşkiya ve isyancı parçası olan Eşref Sencer Kuşçubaşı ile arkadaş ediyor.!
Evet. Mevlânzade Rıfat’ın kitabında; Teşkilat-ı Mahsusa’nın reislerinin birer azgın dinsiz ve başka milletlere hakk-ı hayat tanımayan kapkatı ve kopkoyu birer turancı ırkçı olduklarını belgelerle ispat ediliyor... O halde Bediüzzaman'ın burada işi ne?..
Not : Bu kitapta; Teşkilat-ı Mahsusa’nın icraâtıyla ilgili dehşetli kararlara Enver Paşa’nın iştirak etmediğini kayıtlıdır.
Gelelim, Sultan Reşad’ın tahta geçmesiyle, Enver Paşa’nın nezaretinde yeniden ıslâh ettirilerek kurulduğu söylenen Teşkilât-ı Mahsusa’ya, Bediüzzaman dahi ona girdi diye olan hususa: Bu teşkilatın elemanları hakkında C. Kutay'ın yine Eşref Sencer Kuşçubaşı'ndan naklederek bilgi verirken, İstiklal şairi Mehmet Akif Bey ve Muhammed Hamdi Yazır gibi zâtların isimlerini de vermektedir. C. Kutay'dan başka hiç bir kimse, buna dair bir rivayeti ne yazı ile, ne de şifahen kaydettiğine dair bir belge mevcut değildir. O helde geçersizdir.
Muhterem C. Kutay Bediüzzaman’la Eşref Sencer Kuşçubaşı arasındaki münasebet ve dostluk hususunda bir belge olarak, el yazma bir mektubun
Yükleniyor...