İşte, bu cüz'î sirkat meselesine sair küllî ve şümullü ahkâm-ı İlâhiye kıyas edilsin, ta anlaşılsın ki: Saadet-i beşeriye dünyada adalet ile olabilir. Adalet ise, doğrudan doğruya Kur’ân’ın gösterdiği yol ile olabilir”(241)
Görüldüğü üzere (Yani mevzu’un özünde), Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri bazı risalelerinde milliyetçilik ve hamiyet-i milliyeden sözetme bahislerinin muradları ve kastı ne olduğu burada ayan beyan görülmektedir.
Az üstte derc edilmiş “Teşhüs’ül illet” risalesinin aslı olan Arapçasında bir iki mevzu ile bu zamana tatbik edilen bir kaç cümle daha vardır. Ancak müellif hazretleri onları Türkçeye tercüme edip neşrettirmediği için, ama asılda mevcut olmasıyla birlikte ayrıca buraya almadık.
Bediüzzaman Hazretleri bu seyahat-ı şahaneye refaketinin ve Kosova'ya kadar Padişah'la beraber gittiğinin ve orada hem Sultan Muhammed Reşad’a hem İttihâdçıların ileri gelenlerine; Kosova’da yaptırılması plânlanmış olan Üniversite dolayısıyla; şark vilâyetlerinin daha çok böyle bir darülfünuna muhtaç olduğunu anlatmıştır. Bu mevzuu bilâhare Demokratların şark Üniversitesi inşasını ele almaları üzerine, 19 Ağustos 1951’de kaleme alıp zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'ye ve Bakanlar Kurulu’na gönderdiği bir mektubunda şöyle der:
“...Hasta olmasaydım, ben de o mesele için Vilâyat-i şarkiye'ye gidecektim. Bütün ruh u canımla Maarif Vekili’ni tebrik ediyorum. Hem ellibeş senedenberi(242) Medreset-üz Zehra namında şark Üniversitesi’nin te’sisine çalışmak ve o Üniversiteyi biri Van'da, biri Diyarbekir'de, biri Bitlis'de olmak üzere üç tane, hiç olmazsa bir tane Van'da te’sis etmek için, Hürriyet’ten evvel İstanbul’a geldim. Hürriyet çıktı, o mes'ele geri
Yükleniyor...