veriyor. Sizin adalet namı altındaki cezalarınız, yalnız vehminizi müteessir eder. Çünki biriniz hırsızlığa niyet ettiği vakit, millet ve vatan maslahatı ve menfaatı hesabına cezaya çarpılmak vehmi gelir. Yahut insanlar eğer bilseler, ona fena nazarla bakarlar. Eğer aleyhinde tebeyyûn etse, hükûmette onu hapsetmek ihtimali hatırına geliyor. O vakit yalnız kuvve-i vehmiyesi cüz'î bir teessür his eder. Halbuki nefis ve hissden çıkan -hususan ihtiyacı da varsa- kuvvetli bir meyelan galebe eder. Daha o fenalıktan vazgeçmek için o cezanız fayda vermiyor. Hem de emr-i İlahî ile olmadığından, o cezalar da, adalet değil, abdestsiz, kıblesiz namaz kılmak gibi battal olur, bozulur. Demek hakikî adalet ve te'sirli ceza odur ki; Allah'ın emri namiyle olsun. Yoksa te'siri yüzden bire iner.
İşte, bu cüz'î sirkat meselesine sair küllî ve şümullü ahkâm-ı İlâhiye kıyas edilsin, ta anlaşılsın ki: Saadet-i beşeriye dünyada adalet ile olabilir. Adalet ise, doğrudan doğruya Kur’ân’ın gösterdiği yol ile olabilir”(241)
Görüldüğü üzere (Yani mevzu’un özünde), Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri bazı risalelerinde milliyetçilik ve hamiyet-i milliyeden sözetme bahislerinin muradları ve kastı ne olduğu burada ayan beyan görülmektedir.
Az üstte derc edilmiş “Teşhüs’ül illet” risalesinin aslı olan Arapçasında bir iki mevzu ile bu zamana tatbik edilen bir kaç cümle daha vardır. Ancak müellif hazretleri onları Türkçeye tercüme edip neşrettirmediği için, ama asılda mevcut olmasıyla birlikte ayrıca buraya almadık.
Bediüzzaman Hazretleri bu seyahat-ı şahaneye refaketinin ve Kosova'ya kadar Padişah'la beraber gittiğinin ve orada hem Sultan Muhammed Reşad’a hem İttihâdçıların ileri gelenlerine; Kosova’da yaptırılması plânlanmış olan Üniversite dolayısıyla; şark vilâyetlerinin daha çok böyle bir darülfünuna muhtaç olduğunu anlatmıştır. Bu mevzuu bilâhare Demokratların şark Üniversitesi inşasını ele almaları üzerine, 19 Ağustos 1951’de kaleme alıp zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'ye ve Bakanlar Kurulu’na gönderdiği bir mektubunda şöyle der:
“...Hasta olmasaydım, ben de o mesele için Vilâyat-i şarkiye'ye gidecektim. Bütün ruh u canımla Maarif Vekili’ni tebrik ediyorum. Hem ellibeş senedenberi(242) Medreset-üz Zehra namında şark Üniversitesi’nin te’sisine çalışmak ve o Üniversiteyi biri Van'da, biri Diyarbekir'de, biri Bitlis'de olmak üzere üç tane, hiç olmazsa bir tane Van'da te’sis etmek için, Hürriyet’ten evvel İstanbul’a geldim. Hürriyet çıktı, o mes'ele geri
İşte, bu cüz'î sirkat meselesine sair küllî ve şümullü ahkâm-ı İlâhiye kıyas edilsin, ta anlaşılsın ki: Saadet-i beşeriye dünyada adalet ile olabilir. Adalet ise, doğrudan doğruya Kur’ân’ın gösterdiği yol ile olabilir”(241)
Görüldüğü üzere (Yani mevzu’un özünde), Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri bazı risalelerinde milliyetçilik ve hamiyet-i milliyeden sözetme bahislerinin muradları ve kastı ne olduğu burada ayan beyan görülmektedir.
Az üstte derc edilmiş “Teşhüs’ül illet” risalesinin aslı olan Arapçasında bir iki mevzu ile bu zamana tatbik edilen bir kaç cümle daha vardır. Ancak müellif hazretleri onları Türkçeye tercüme edip neşrettirmediği için, ama asılda mevcut olmasıyla birlikte ayrıca buraya almadık.
Bediüzzaman Hazretleri bu seyahat-ı şahaneye refaketinin ve Kosova'ya kadar Padişah'la beraber gittiğinin ve orada hem Sultan Muhammed Reşad’a hem İttihâdçıların ileri gelenlerine; Kosova’da yaptırılması plânlanmış olan Üniversite dolayısıyla; şark vilâyetlerinin daha çok böyle bir darülfünuna muhtaç olduğunu anlatmıştır. Bu mevzuu bilâhare Demokratların şark Üniversitesi inşasını ele almaları üzerine, 19 Ağustos 1951’de kaleme alıp zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'ye ve Bakanlar Kurulu’na gönderdiği bir mektubunda şöyle der:
“...Hasta olmasaydım, ben de o mesele için Vilâyat-i şarkiye'ye gidecektim. Bütün ruh u canımla Maarif Vekili’ni tebrik ediyorum. Hem ellibeş senedenberi(242) Medreset-üz Zehra namında şark Üniversitesi’nin te’sisine çalışmak ve o Üniversiteyi biri Van'da, biri Diyarbekir'de, biri Bitlis'de olmak üzere üç tane, hiç olmazsa bir tane Van'da te’sis etmek için, Hürriyet’ten evvel İstanbul’a geldim. Hürriyet çıktı, o mes'ele geri
Yükleniyor...