Bakınız, bu dabbet-ül arz dehşetli hücum ve gürültüsü ve bağırmasiyle ve tünel deliğinden çıkıp hücum ettiği dakikada, geçeceği yolda bir metre yakınlıkta o çocuk duruyor. O Dabbet-ül arz tehdidiyle ve hücumunun tahakkümüyle bağırarak tehdid ediyor: “Bana rast gelenlerin vay haline!” dediği halde, o ma'sum yolunda duruyor. Mükemmel bir hürriyet ve harika bir cesaret ve kahramanlıkla beş para onun tehdidine ehemmiyet vermiyor. Bu Dabbet-ül Arz’ın hücumunu istihfaf ediyor ve kahramanlığıyla diyor: “Ey şimendifer sen ra'd ve gök gürültüsü gibi bağırmanla beni korkutamazsın.”

Sebat ve metanetinin lisan-ı haliyle gûya der: “Ey şimendifer, sen bir nizamın esirisin. Senin gemin, senin dizginin, seni gezdirenin elindedir. Senin bana tecavüz etmen haddin değil, beni istibdadın altına alamazsın. Haydi yoluna git, kumandanının izniyle yolundan geç.”

İşte ey bu şimendiferdeki arkadaşlarım!. Ve elli sene sonra fenlere çalışan kardeşlerim! Bu masum çocuğun yerinde Rüstem-i İranî veya Herkül-ü Yunanî o kahramanlıklarıyla beraber tayy-ı zaman ederek, o çocuk yerinde burada bulunduklarını farz ediniz. Onların zamanında şimendifer olmadığı için, elbette şimendiferin bir intizam ile hareket ettiğine bir i’tikatları olmayacak. Birden bu tünel deliğinden, başında ateş, nefesi gök gürültüsü gibi, gözlerinde elektrik berkleri olduğu halde, birden çıkan şimendiferin dehşetli tehdit hücumuyla, Rüstem ve Herkül tarafına koşmasına karşı, o iki kahraman ne kadar kaçacaklar, ne kadar korkacaklar?. O harika cesaretleriyle bin metreden fazla kaçacaklar. Bakınız nasıl bu Dâbbet-ül Arz’ın tehdidine karşı hürriyetleri cesaretleri mahvolur, kaçmaktan başka çare bulamıyorlar. Çünki onlar onun kumandanına ve intizamına i’tikad etmedikleri için, muti' bir merkeb zannetmiyorlar. Belki gâyet müthiş, parçalayıcı, vagon cesametinde yirmi arslanı arkasına takmış bir nevi' arslan tevehhüm ederler.

Ey kardeşlerim!. Ve ey elli sene sonra bu sözleri işiten arkadaşlarım! İşte altı yaşına girmiyen bu çocuğa o iki kahramandan ziyade cesaret ve hürriyet veren ve çok mertebe onların fevkinde bir emniyet ve korkmamak haletini veren; o masumun kalbinde hakikatin bir çekirdeği olan şimendiferin intizamına ve dizgini bir kumandanın elinde bulunduğuna ve cereyanı bir intizam altında ve birisi onu kendi hesabına gezdirmesine olan itikadı ve itmi'nanı ve imânıdır.

Ve o iki kahramanı gayet korkutan ve vicdanlarını vehme esir eden; onların onun kumandanını bilmemek ve intizamına inanmamak olan câhilane i'tikatsızlıklarıdır.

Yükleniyor...