Bu eserlerden Arapça “Saykal-ül İslâm” veya “Reçetet-ül Havas” kitabını; 1899'da İngiliz Müstemlekât Nâzırı’nın Kur’ân aleyhindeki menhus beyanı üzerine, Bediüzzaman o zamandan beri zihninde tasarladığı Kur’ân’ın i'cazını dünyaya ilan edecek, ona lâyık muazzam bir tefsire mukaddeme olarak te’lif ettiğini kaydeder.(239)
Kimbilir, belki bu defaki İstanbul’a gelişi ile birlikte, İslâm’ın irfan kütübhanesine bahşeylediği bu eserleri beraber getirmesiyle; yeniden ümidi canlanan cihan çapındaki İslâm’a hizmet davasının delilleri ve esbâb-ı mucibesi ve iddialarının belgeleri olması için idi. Nitekim 1907'de aynı gaye ve davası uğrunda İstanbul’a gelmiş, uğraşmış, fakat maatteessüf onun o zamanına rastlayan felaket ve fitnelerden bazı kıvılcımlar ona da sıçramış, o da o musibetlerden nasibedar olmuş, geri vatanına avdet etmeye mecbur olmuştu. Amma bu defaki gelişinde, hem davasının esbâb-ı mucibeleriyle mucehhez olarak gelmiş, hem de bu defa daha çok hürmet ve takdirlere mazhar olmuştur. Aynı zamanda onunla dost ve müttefik olan İttihad ve Terakki içindeki hakiki hürriyetperverler icraat başına geçmişlerdi. İlk başlardan beri onun hürmetkâr ve takdirkârı ve yakın dostu Enver Paşa da Erkân-ı Harbiye Reisliği’nin vekalatini deruhte etmişti. Padişah Muhammed Reşat da ona karşı hürmetkârlık tavrı içindeydi. Hülasa Bediüzzaman’ın İstanbul’a bu ikinci gelişiyle, düşündüğü hizmetleri için, tali' rû-yı rıza gösteriyordu. Padişah, hükûmet, meb'uslar Bediüzzaman'ın ilmine ve vatanperverliğine binaen hep hürmet içinde idiler.
CüLÛS-İ HüMAYÛN MERASiMi
Üstâd’ın İstanbul’a bu ikinci seferki gelişinin ilk günlerinde, Padişah Muhammed Reşad'ın Cülûs-i Hümayunu’nun (tahta geçiş) ikinci yıl dönümü merasimine Bediüzzaman'ın da katıldığını ve herkesin el-etek, saçak öpmek için eğile eğile gidip, öpüp, geri gerisine elpençe dönenler arasında; dik ve vakur adımlarla Padişah’ın tahtının hizasına gelince: “Esselamü aleyküm” deyip yürüyen Bediüzzaman, bu merasimden sonra Padişah’ın dikkatlerini çekmiş, takdir ve hürmetine mazhar olmuş olduğu söylenmekte ise de,(240) kuvvetli ve sağlam bir rivayet ve kaynak gösterilmiş değildir. Mamafih bu rivayeti nakzedici bir şey de yoktur. Bilâkis onu kuvvetlendiren şâhidler vardır. Çünki bu merasimden sonra Rumeli’ye seyahat eden Padişah Muhammed Reşad’ın refakatinde Bediüzzamanı da görüyoruz.
Kimbilir, belki bu defaki İstanbul’a gelişi ile birlikte, İslâm’ın irfan kütübhanesine bahşeylediği bu eserleri beraber getirmesiyle; yeniden ümidi canlanan cihan çapındaki İslâm’a hizmet davasının delilleri ve esbâb-ı mucibesi ve iddialarının belgeleri olması için idi. Nitekim 1907'de aynı gaye ve davası uğrunda İstanbul’a gelmiş, uğraşmış, fakat maatteessüf onun o zamanına rastlayan felaket ve fitnelerden bazı kıvılcımlar ona da sıçramış, o da o musibetlerden nasibedar olmuş, geri vatanına avdet etmeye mecbur olmuştu. Amma bu defaki gelişinde, hem davasının esbâb-ı mucibeleriyle mucehhez olarak gelmiş, hem de bu defa daha çok hürmet ve takdirlere mazhar olmuştur. Aynı zamanda onunla dost ve müttefik olan İttihad ve Terakki içindeki hakiki hürriyetperverler icraat başına geçmişlerdi. İlk başlardan beri onun hürmetkâr ve takdirkârı ve yakın dostu Enver Paşa da Erkân-ı Harbiye Reisliği’nin vekalatini deruhte etmişti. Padişah Muhammed Reşat da ona karşı hürmetkârlık tavrı içindeydi. Hülasa Bediüzzaman’ın İstanbul’a bu ikinci gelişiyle, düşündüğü hizmetleri için, tali' rû-yı rıza gösteriyordu. Padişah, hükûmet, meb'uslar Bediüzzaman'ın ilmine ve vatanperverliğine binaen hep hürmet içinde idiler.
CüLÛS-İ HüMAYÛN MERASiMi
Üstâd’ın İstanbul’a bu ikinci seferki gelişinin ilk günlerinde, Padişah Muhammed Reşad'ın Cülûs-i Hümayunu’nun (tahta geçiş) ikinci yıl dönümü merasimine Bediüzzaman'ın da katıldığını ve herkesin el-etek, saçak öpmek için eğile eğile gidip, öpüp, geri gerisine elpençe dönenler arasında; dik ve vakur adımlarla Padişah’ın tahtının hizasına gelince: “Esselamü aleyküm” deyip yürüyen Bediüzzaman, bu merasimden sonra Padişah’ın dikkatlerini çekmiş, takdir ve hürmetine mazhar olmuş olduğu söylenmekte ise de,(240) kuvvetli ve sağlam bir rivayet ve kaynak gösterilmiş değildir. Mamafih bu rivayeti nakzedici bir şey de yoktur. Bilâkis onu kuvvetlendiren şâhidler vardır. Çünki bu merasimden sonra Rumeli’ye seyahat eden Padişah Muhammed Reşad’ın refakatinde Bediüzzamanı da görüyoruz.
Yükleniyor...