“Caminin eyvanına bir masa ve bir sandalye konulmuştu. Bediüzzaman sandalyeye oturup, gümüş saplı kamçısını masaya uzatmış, dirseğinin birisini masaya dayayıp eliyle alnını tutmuş düşünüyordu. Camiin eyvanları, avlusu, damları tıklım tıklım dinleyicilerle doldu. Bediüzzaman bir ara başını kaldırdı ve gözleriyle gelen dinleyicileri süzdü ve sonra konuşmasına başladı. Konferansın mevzuu da her bir Müslümanın bizzat İslâm dinini bilmesi, dünya hadisatından olup bitenleri öğrenip anlaması, havalecilik, nemelâzımcılık yapmaması hakkında idi. Mevzuu aydınlatma bakımından bir misal getirdi, dedi ki:. “Ben Suruc'a gittim, köylünün birisinden birşey sordum. O dedi ki: ‘Ben bilmem, bizim ağamız bilir’. Ben de ona dedim ki; ‘senin aklın ağanın cebindedir. Öyle ise, ağanın cebindeki aklınla konuşacağım.” Böylece konferans bir buçuk saat kadar sürdü.”(232)
Bundan sonra Urfa'dan ayrılan Bediüzzaman Urfa’nın Birecik kazasına uğradığı, Birecik Rüşdiyesi’nde inceleme yaptığı, mektep hocasının Bediüzzaman'a çok saygı gösterdiği söylenmektedir.(233)
şAM'A VARIşI
Bu seyahatın Birecik'ten şam'a kadar olan bölümü nasıl cereyan etti, nerelere uğrıyarak şam'a gitti vesaire hakkında kuvvetli ve kesin bir rivayet şekli mevcud değildir. Birecik'ten sonra Gaziantep'e, sonra Kilis'e, oradan da Halep ve şam'a gittiği dilden dile dolaşmaktadır.
Bediüzzaman'ın şam'a muvasalatını, N. Şahiner kış aylarında tahakkuk ettiğini yazmışsa da, bir delile dayanmamaktadır. Eski matbu' Münâzarât’ın mukaddemesinde “Kıştan bahara bilad-ı Arabiye’den bir rihlet-i sayfiye yaptım.” cümlesini delil gibi yazmışsa da, mevzuun kış ve yaz ile ilgisi olmadığı yukarda ispat edilmiştir. Çünki “Bilad-ı Arabiye’den bir Rihlet-ı sayfiye yaptım”ın mânâsı, zahir şekli ile ele alırırsa, ilkbaharda Arap memleketlerinden ayrıldığını ifade etmektedir.
Bundan sonra Urfa'dan ayrılan Bediüzzaman Urfa’nın Birecik kazasına uğradığı, Birecik Rüşdiyesi’nde inceleme yaptığı, mektep hocasının Bediüzzaman'a çok saygı gösterdiği söylenmektedir.(233)
şAM'A VARIşI
Bu seyahatın Birecik'ten şam'a kadar olan bölümü nasıl cereyan etti, nerelere uğrıyarak şam'a gitti vesaire hakkında kuvvetli ve kesin bir rivayet şekli mevcud değildir. Birecik'ten sonra Gaziantep'e, sonra Kilis'e, oradan da Halep ve şam'a gittiği dilden dile dolaşmaktadır.
Bediüzzaman'ın şam'a muvasalatını, N. Şahiner kış aylarında tahakkuk ettiğini yazmışsa da, bir delile dayanmamaktadır. Eski matbu' Münâzarât’ın mukaddemesinde “Kıştan bahara bilad-ı Arabiye’den bir rihlet-i sayfiye yaptım.” cümlesini delil gibi yazmışsa da, mevzuun kış ve yaz ile ilgisi olmadığı yukarda ispat edilmiştir. Çünki “Bilad-ı Arabiye’den bir Rihlet-ı sayfiye yaptım”ın mânâsı, zahir şekli ile ele alırırsa, ilkbaharda Arap memleketlerinden ayrıldığını ifade etmektedir.
Yükleniyor...