BEDiüZZAMAN HAZRETLERi’NiN VAN'DAN şAM'A DOşRU OLAN SEYAHATi iLE iLGiLi BAZI HATIRALAR

Bu seyahati esnasında Diyarbekir'e geldiği zaman, burada konferanslarla(230) ulemâ ve halkı meşrûtiyet hakkında aydınlattığı gibi, Medreset’üz Zehra’sının faide ve hakikatleri konusunda da ulemayı ve ehl-i hamiyeti aydınlatmış, onun menfaatlerini kabul ettirmiştir. Üstâd hazretleri Diyarbekir’de kaç gün kaldığı malum değildir. Ancak, “Ben Diyarbekir’de Cemil Paşagil’de çok kaldım.”(*) ifadesine göre,birkaç gün kaldığı anlaşılmaktadır.Aynı günlerde; Diyarbekir'in Çermik kazası doğumlu Ziya Gökalp’le de karşılaşmış ve münazarayla onu iskât etmiş olduğu da söylenir.

Ziya Gökalp, 2. Meşrûtiyet’in evelisinde ve i'lânı sıralarında İstanbul'da yüksek tahsil yapmakta iken, ırkî taassup ve kavmiyet mefhumu ve inkârcılık zihniyetinden dolayı mektepteki ahengi bozmaya yönelik faaliyetleriyle meşhur olmuş, damgalanmış, sonra da mektepten kovulmuştur. Kovulduktan sonra, şark'a dönmüş, Diyarbekir civarındaki aşiretler içinde kavmiyetçilik hareketini uyandırmak için faaliyetlere girişmiş, Kürtçe şiirler, destanlar düzmüş, çabalamış... fakat halkın Müslüman olması ve dinine bağlı bulunması sebebiyle, hiç bir netice elde edememiştir diye dilden dile rivayet edilmektedir. Lâkin Gökalp'ın bu neticesizlik içindeki başarısızlığı sonunda taktik değiştirmiş ve bu defa bir Türkçü kesilmiştir. Türkçülüğü bir din şeklinde ittihaz ederek medhetmiş, destanlarla övmüş.. ve bir derece de muvaffak olmuştur. Zira ta o zaman bazı sahtekâr ırkçı Türkçüleri dost bulup elde etmiştir. Amma asıl gayesi, Türkçülük yaparak aksülamellikle yine Kürtçülük zihniyetini uyandırmak ve Müslüman milletleri bölmektir.

N. Şahiner, bazı zâtlardan dolaylı rivayet yollarıyla, Bediüzzaman'ın onunla Diyarbekir'de lâtifeleştiğini yazmışsa da, kesinlikle doğru değildir. Evet Bediüzzaman'ın onunla Diyarbekir'de karşılaşması olmuş.. Amma ona tek bir kelime söyletmiyecek şekilde ilzam etmiş olduğu da gerçektir. Nitekim 1922-1923 yıllarında Ankara'da tekrar Bediüzzaman'la karşılaşan Ziya Gökalp, mühim bir mecliste saplandığı ilhad fikri hesabına bazı şeyler söylemek istemişse de, Hazret-i Bediüzzaman onu öyle bir ilzam etmiştir ki, tek bir kelime söylemeye dahi mecali kalmamıştır. Ankara'da cereyan eden bu karşılaşma hadisesinin şâhitlerinden birisi Mardinli meb'us Abdulganî Ensarî'dir. Ayrıca Hazret-i Üstâd hayli zaman sonra “Fihrist” 15. Lem’a risalesinde hadise hakkında şunları anlatır:

Yükleniyor...