Az yukarda geçtiği üzere, onun bu sualli, cevaplı münazaralı seyahatinin kırk elli gün veya iki ay gibi kısa bir zaman zarfında bittiğini kaydetmiştik. Van'dan başlıyarak şehir merkezlerini ve aşairi dolaşa dolaşa Bitlis, Diyarbekir, Urfa, Gaziantep ve Kilis üzerinden şam'a kadar gider. Bu bahsin başında da kaydettiğimiz gibi, bu seyahatin proğramında, Arabistan'a geçmesinin bir gayesi de Hacc’a gitmek vardı. Zira aynı senede Bediüzzaman'ın çok sevdiği, hürmet ettiği Nurşinli Hazret veya Muhammed Ziyauddin lâkabiyle ma'ruf büyük velî insan da bir kafile ulemâ ve talebeleriyle birlikte Hacc’a gitmiş bulunuyorlardı.
Üstâd’IN GEÇiRDişi HAYATî TEHLiKELER
Üstâd Bediüzzaman'ın nazenin hayatının çocukluğundan vefatına kadar ilimde, cesarette, mücahedede, harbte, zekâ ve sair hallerinde hep harikalarla dolu olduğu gibi; birçok hayatî tehlikeler ve yüzde yüz ölüm muhataralarıyla da geçmiştir. Bunlardan sadece 1911'de tab' ettirdiği Münâzarât eserinde yazdığı yedi defa büyük hayatî tehlike geçirdiğini kaydetmektedir. Daha ondan sonra, Birinci Cihan Harbi'ndeki pek çok tehlikeler, Rus esaretindeki Rus kumandaniyle macerası, firar hadisesi, daha sonra İngilizlerin İstanbul'u işgal ettikleri sırada yüzde yüz tehlikeleri göze alarak mücadelesi... vesaire ile doludur.
şimdi biz 1911'e kadar hayatında geçirmiş olduğu yedi büyük hayatî tehlikenin neler olduğunun izahına çalışacağız. Münâzarât'taki cümle aynen şöyledir: “Bahusus yedi defadır şu hayat elimden uçacak idi...”(229) “İşte bu yedi defa hayat tehlikelerinin bildiğimize göre:
1- Miran aşireti reisi Mustafa Paşa ile silahlara sarılarak kavga etmek istemeleri.
2- Cezire'den Mardin'e gelirken yolda eşkıyalarla müsademesi.
3- Van kalesinden düşme hadisesi.
4- Bitlis'te askerî bir kışlaya girmek istemesi üzerine askerlerle yaptığı kavga.
5- Tahir Paşa ile bir ara şiddetli ve silâha el atma ile neticelenen kavga.
6- İstanbul'da Divan-ı Harb Mahkemesi’ndeki idam yerine beraatle kurtulması.
7- Bu yedincisi hangi hadise olduğu hakkında kesin bir şey söyleyemeyeceğim, fakat Siirt’te sopalı, hançerli gelen talebelerle münakaşasındaki mühim hadise de olabilir.
Üstâd’IN GEÇiRDişi HAYATî TEHLiKELER
Üstâd Bediüzzaman'ın nazenin hayatının çocukluğundan vefatına kadar ilimde, cesarette, mücahedede, harbte, zekâ ve sair hallerinde hep harikalarla dolu olduğu gibi; birçok hayatî tehlikeler ve yüzde yüz ölüm muhataralarıyla da geçmiştir. Bunlardan sadece 1911'de tab' ettirdiği Münâzarât eserinde yazdığı yedi defa büyük hayatî tehlike geçirdiğini kaydetmektedir. Daha ondan sonra, Birinci Cihan Harbi'ndeki pek çok tehlikeler, Rus esaretindeki Rus kumandaniyle macerası, firar hadisesi, daha sonra İngilizlerin İstanbul'u işgal ettikleri sırada yüzde yüz tehlikeleri göze alarak mücadelesi... vesaire ile doludur.
şimdi biz 1911'e kadar hayatında geçirmiş olduğu yedi büyük hayatî tehlikenin neler olduğunun izahına çalışacağız. Münâzarât'taki cümle aynen şöyledir: “Bahusus yedi defadır şu hayat elimden uçacak idi...”(229) “İşte bu yedi defa hayat tehlikelerinin bildiğimize göre:
1- Miran aşireti reisi Mustafa Paşa ile silahlara sarılarak kavga etmek istemeleri.
2- Cezire'den Mardin'e gelirken yolda eşkıyalarla müsademesi.
3- Van kalesinden düşme hadisesi.
4- Bitlis'te askerî bir kışlaya girmek istemesi üzerine askerlerle yaptığı kavga.
5- Tahir Paşa ile bir ara şiddetli ve silâha el atma ile neticelenen kavga.
6- İstanbul'da Divan-ı Harb Mahkemesi’ndeki idam yerine beraatle kurtulması.
7- Bu yedincisi hangi hadise olduğu hakkında kesin bir şey söyleyemeyeceğim, fakat Siirt’te sopalı, hançerli gelen talebelerle münakaşasındaki mühim hadise de olabilir.
Yükleniyor...