İşte şu iki eseri yazdığım vakit, zaman kısa, mekân vahşî, ben seyyah, zihin müşevveş, vücud yarım hasta, yazmak acele olduğundan elbette müşevveş olur...”(226)

Bu beyandan anlaşılıyor ki: Bediüzzaman'ın bu cevelan ve seyahati fazla sürmüş değildir. Çünki bu iki eserin vücuda gelmesini “Kırk elli gün zarfında hem yeşillendi hem cesim bir şecere oldu, hem meyve verdi” şeklinde açıkça beyan edilmiştir. Ayrıca “Zaman kısa, yazmak acele” gibi ifadelerle de bunu te'kid etmektedir.

Bu iki eserden Münâzarât kitabı ilk baskısı şekliyle yüz elli beş suale, yüz elli beş cevaptan ve bir mukaddeme ile bir giriş yazısından ibarettir. Bu sual ve cevapların ekseriyeti Meşrûtiyet ve Hürriyet mes'elesinin etraflıca izahına dairdir. Meşrûtiyet anlatılırken; mutlakiyetin, istibdadın İslâm dini hükümlerine zıt taraflarının daha çok olduğu beyan edilmektedir.. Bütün bunların yanında eserin asıl ruhunu teşkil eden şey, senelerdir peşinde koştuğu, plân ve projesini zihninde çizip tahakkukuna çalıştığı Medreset’üz-Zehrâ’sının hakikati ve faydalarını ve teşkilinin tarz ve şeklini, gider ve gelirlerinin proğramını, ders usulünü ve saireyi dile getirmesidir.

Yine “Münâzarât” eserinin giriş bölümünde, onun yazılış sebebleri hakkında şöyle denilmektedir: “...Dağ ve sahrayı bir medrese ederek meşrûtiyeti ders verdim. Birden bana göründü ki: Meşrûtiyeti gayet garip bir sûrette telâkki etmişler. Her tarafın şüphe ve sualleri ağleb bir dereden gelmiş gibi gördüm. İşte teşhis-i maraz için miftah-ı kelâmı onlara verdim, dedim: Siz sual ediniz, ben de ona göre cevab vereyim. Onlar istihsan ettiler. Zira Kürtlerin tabiat-ı meşrûtiyetperveranelerine binaen, dersi münazara ve münakaşa suretiyle okuyorlar. Onun içindir ki: Medreseleri küçük bir meclis-i meb'usan-i ilmiyeyi andırıyor.

İşte, tamimen lil-faide, suallerini cevablarımla musafaha ettirerek şu kitabı yazdım. Ta birbirine muavenette bulunsun. Hem de görmediğim Ekrâd ve emsaline şu kitab bana bil-vekâle onlarla konuşarak cevab versin. Hem de lisanları kalblerine tercümanlık edemiyenlere bedelen sual etsin. Elhasıl: şu kitap, tarafımdan cevab, onların cânibinden sual etmek vazifesiyle mükelleftir: Hem siyaset tabiplerine(227) teşhis-i illete hizmet ile muvazzaftır...”(228)

Yükleniyor...