Sekizinci Sual: Bir fırka kendine bir imtiyaz taksa, herkesin en hassas nokta-i asabiyesine daima dokundura dokundura, zorla herkesi Meşrutiyet'e muhalif gibi gösterse.. Ve herkes de, onların kendilerine taktığı ism-i meşrûtiyet altında olan mânâ-yı istibdada ilişse, acaba kabahat kimdedir?
Dokuzuncu Sual: Acaba bahçıvan bir bahçenin kapısını açsa, herkese ibaha etse, sonra da zayiat vuku' bulsa, kabahat kimdedir?
Onuncu Sual: Hürriyet-i kelâm ve fikr verilse, sonra da muahaze olunsa, acaba biçare milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı? Böyle olmasaydı, başka bahane ile mevki-i tatbika konulacağı hayale gelmez mi?
Onbirinci Sual: Herkes meşrûtiyete yemin ediyor. Halbuki ya musemmay-ı meşrûtiyete ya kendisi muhalif.. veya edenlere karşı sükût etse, acaba Keffaret-i yemin vermek lâzım gelmez mi?. Ve millet yalancı olmaz mı?. Ve masum olan efkâr-ı umumiye yalancı, ma'tuh (Bunak) ve gayr-ı mümeyyiz addolunmaz mı?
Elhasıl: İstibdat ve tahakküm, cehalet cihetiyle şimdi hükümfermadır. Güya istibdat ve hafiyecilik tenasuh etmiş.. Ve Sultan Abdülhamid'den istirdad-ı hürriyet değilmiş.. Belki hafif ve az istibdadı şiddetli ve kesretli yapmakmış. Zira hürriyetle alış verişi yoktur.
Yarım Sual: Nazik ve zaif bir vücud ki, sivrisinek ve arıların ısırmasına tahammül edemediği için, gayet telâş ve zahmetle def'ine çalışırken; biri çıksa dese ki; maksadı bu sivri sinekleri ve arıları def' değil, belki arkasında yarı mürde büyük ejderhayı ihya ile kendine musallat etmek ister. Acaba hangi ahmakı kandıracaktır?
Sualin diğer yarısı çıkmağa izin yoktur”(203)
İşte Bediüzzaman Hazretleri, 31 Mart hadisesine sebebiyet veren bütün düğümlü mes'eleleri esasıyla çözen ve hadisenin iç yüzünü ortaya koyan bu sualleri ile, Divan-ı Harb Mahkeme Hey'eti’ni vicdanlarıyla istişare etmeye sevk etmiş, Adil kararlar vermelerine sâik olmuştur. Bu müdafaa ve sualler akabinde Bediüzzaman beraat aldığı gibi, elli kadar masumun tahliyesi de takip etmiştir.
Sondaki yarım sual ile, direkt Sultan Abdülhamid'i müdafaa etmektedir. Merhum Sultan Abdülhamid, fıtratı itibariyle gerçekten hassas, hatta vesvese derecesinde müteyakkız olması sebebiyle; küçük fitnelere sebebiyet verecek hadiselerden şiddetle kaçındığı halde, İttihad ve Terakki hükûmetinin gizli hafiyeleri jurnal ile onun hakkında raporladıkları iftiraları da bu arada çürütülmüş oluyordu.
Dokuzuncu Sual: Acaba bahçıvan bir bahçenin kapısını açsa, herkese ibaha etse, sonra da zayiat vuku' bulsa, kabahat kimdedir?
Onuncu Sual: Hürriyet-i kelâm ve fikr verilse, sonra da muahaze olunsa, acaba biçare milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı? Böyle olmasaydı, başka bahane ile mevki-i tatbika konulacağı hayale gelmez mi?
Onbirinci Sual: Herkes meşrûtiyete yemin ediyor. Halbuki ya musemmay-ı meşrûtiyete ya kendisi muhalif.. veya edenlere karşı sükût etse, acaba Keffaret-i yemin vermek lâzım gelmez mi?. Ve millet yalancı olmaz mı?. Ve masum olan efkâr-ı umumiye yalancı, ma'tuh (Bunak) ve gayr-ı mümeyyiz addolunmaz mı?
Elhasıl: İstibdat ve tahakküm, cehalet cihetiyle şimdi hükümfermadır. Güya istibdat ve hafiyecilik tenasuh etmiş.. Ve Sultan Abdülhamid'den istirdad-ı hürriyet değilmiş.. Belki hafif ve az istibdadı şiddetli ve kesretli yapmakmış. Zira hürriyetle alış verişi yoktur.
Yarım Sual: Nazik ve zaif bir vücud ki, sivrisinek ve arıların ısırmasına tahammül edemediği için, gayet telâş ve zahmetle def'ine çalışırken; biri çıksa dese ki; maksadı bu sivri sinekleri ve arıları def' değil, belki arkasında yarı mürde büyük ejderhayı ihya ile kendine musallat etmek ister. Acaba hangi ahmakı kandıracaktır?
Sualin diğer yarısı çıkmağa izin yoktur”(203)
İşte Bediüzzaman Hazretleri, 31 Mart hadisesine sebebiyet veren bütün düğümlü mes'eleleri esasıyla çözen ve hadisenin iç yüzünü ortaya koyan bu sualleri ile, Divan-ı Harb Mahkeme Hey'eti’ni vicdanlarıyla istişare etmeye sevk etmiş, Adil kararlar vermelerine sâik olmuştur. Bu müdafaa ve sualler akabinde Bediüzzaman beraat aldığı gibi, elli kadar masumun tahliyesi de takip etmiştir.
Sondaki yarım sual ile, direkt Sultan Abdülhamid'i müdafaa etmektedir. Merhum Sultan Abdülhamid, fıtratı itibariyle gerçekten hassas, hatta vesvese derecesinde müteyakkız olması sebebiyle; küçük fitnelere sebebiyet verecek hadiselerden şiddetle kaçındığı halde, İttihad ve Terakki hükûmetinin gizli hafiyeleri jurnal ile onun hakkında raporladıkları iftiraları da bu arada çürütülmüş oluyordu.
Yükleniyor...