görmek istiyordum. şimdi de öyleyim. Beni oraya nefy etmek ceza değil, sizin elinizden gelirse beni vicdanen muazzeb ediniz.(188) Ve illa başka suretle azab, azab değil, benim için bir şandır.
Bu haydut hükûmet, zaman-ı istibdatta akla husumet ederdi. şimdi de hayata adavet ediyor. Eğer hükûmet böyle olursa, Yaşasın Cünûn! Yaşasın Mevt! Zalimler için yaşasın Cehennem!..”(189)
Hem de dediler:
“İttihad-ı Muhammedî’ye dahil misin?” Dedim:
“Maaliftihar en küçük efrâdındanım. Fakat benim ta'rif ettiğim veçhile... Ve o ittihattan olmayan dinsizlerden başka kimdir? Bana gösterin?”(190)
Evet, Bediüzzaman Hazretleri Divan-ı Harb'in 1 nolu mahkemesinde
“Birinci cinayet, ikinci cinayet, ila onbirbuçuk cinayet” namları altında sıraladığı müdafaasında büyük hizmetlerini tek-tek anlatır. “Yedinci cinayet” bölümünde İttihad-ı Muhammedî'nin ta'rifini; 31 Mart hadisesinden evvel gazetelerde neşrettiği şekliyle anlatmasından sonra, mahkeme hey'etinde şaşkınlık emareleri belirmeye başlar. Hatta bir rivayette Bediüzzaman Hazretleri, İttihad-ı Muhammedi'nin kuruluş gayesini ve ta'rifini yaptıktan sonra, mahkeme hey'etine soruyor:
“Siz buna dahil değil misiniz yoksa!?” Bu sual üzerine mahkeme hey'eti birbirine zıt iki cevabın taht-ı te'sirinde kalarak, yalnız susmayı tercih ederler. Çünki, “dahil değiliz” deseler, İslâm dinini reddetmiş olacaklar. “Dahiliz” deseler, İttihad-ı Muhammedî kurucularını astırmışlar ve astırmaya devam niyetindedirler. Yahut da bununla vazifelendirilmişler...
Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri Divan-ı Harb Mahkemesi’ne karşı müdafaasını şöyle sürdürüyordu:
“Dedim: Ey paşalar, zabitler! Hapsimi iktiza eden cinayetlerimin icmali: “ ”
“Yani medar-ı iftiharım olan mahasinim şimdi günah sayılıyor. Artık nasıl i'tizar edeyim mütehayyirim:” diyerek müdafaatının giriş kısmını sürdürürken şöyle diyordu:
“...Merd olan cinayete tenezzül etmez. şayet isnad olunsa, cezadan korkmaz. Hem de haksız yerde i'dam olunsam, iki şehid sevabını kazanırım. Zira, başka şehid yarı mükâfatını dünyada nâm ve şöhretle mûbadele
Bu haydut hükûmet, zaman-ı istibdatta akla husumet ederdi. şimdi de hayata adavet ediyor. Eğer hükûmet böyle olursa, Yaşasın Cünûn! Yaşasın Mevt! Zalimler için yaşasın Cehennem!..”(189)
Hem de dediler:
“İttihad-ı Muhammedî’ye dahil misin?” Dedim:
“Maaliftihar en küçük efrâdındanım. Fakat benim ta'rif ettiğim veçhile... Ve o ittihattan olmayan dinsizlerden başka kimdir? Bana gösterin?”(190)
Evet, Bediüzzaman Hazretleri Divan-ı Harb'in 1 nolu mahkemesinde
“Birinci cinayet, ikinci cinayet, ila onbirbuçuk cinayet” namları altında sıraladığı müdafaasında büyük hizmetlerini tek-tek anlatır. “Yedinci cinayet” bölümünde İttihad-ı Muhammedî'nin ta'rifini; 31 Mart hadisesinden evvel gazetelerde neşrettiği şekliyle anlatmasından sonra, mahkeme hey'etinde şaşkınlık emareleri belirmeye başlar. Hatta bir rivayette Bediüzzaman Hazretleri, İttihad-ı Muhammedi'nin kuruluş gayesini ve ta'rifini yaptıktan sonra, mahkeme hey'etine soruyor:
“Siz buna dahil değil misiniz yoksa!?” Bu sual üzerine mahkeme hey'eti birbirine zıt iki cevabın taht-ı te'sirinde kalarak, yalnız susmayı tercih ederler. Çünki, “dahil değiliz” deseler, İslâm dinini reddetmiş olacaklar. “Dahiliz” deseler, İttihad-ı Muhammedî kurucularını astırmışlar ve astırmaya devam niyetindedirler. Yahut da bununla vazifelendirilmişler...
Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri Divan-ı Harb Mahkemesi’ne karşı müdafaasını şöyle sürdürüyordu:
“Dedim: Ey paşalar, zabitler! Hapsimi iktiza eden cinayetlerimin icmali: “ ”
“Yani medar-ı iftiharım olan mahasinim şimdi günah sayılıyor. Artık nasıl i'tizar edeyim mütehayyirim:” diyerek müdafaatının giriş kısmını sürdürürken şöyle diyordu:
“...Merd olan cinayete tenezzül etmez. şayet isnad olunsa, cezadan korkmaz. Hem de haksız yerde i'dam olunsam, iki şehid sevabını kazanırım. Zira, başka şehid yarı mükâfatını dünyada nâm ve şöhretle mûbadele
Yükleniyor...