Bu ifadeden de fehmediliyor ki: Bediüzzaman Hazretleri’ni ezmek için kast-ı mahsusla onun düşmanı olan İttihâdçılardan mason kısmı onun ismini de ona karıştırdılar. Fakat az sonra hakikat meydana çıktı ki, Bediüzzaman’ın ne uzaktan ne de yakından 31 Mart olayıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bundan dolayı da kayıtsız ve şartsız olarak mahkemede berat ettiği gibi, yaptığı müdafaalarla da birçok dostlarını kurtarmıştır...
TARAFSIZ TARiHÇiLERiN ANLATTIKLARI
şimdi de 31 Mart Hadisesi’nin diğer yönlerini anlatan tarafsız birkaç tarihçiyi dinleyelim:
1- Sultan Abdülhamid hatıra defterinde, zamanın padişahı olarak, 31 Mart Vak'asını şöyle değerlendirmektedir:
“31 Mart'ın gerekçesini ‘İttihad ve Terakki Cemiyeti’ ile bu cemiyete dayanan hükûmetin tecrübesizliği ve tedbirsizliği hazırladı. Başta Kâmil Paşazade Said Paşa ile İsmail Kemal Bey oldukları halde, bir takım İttihad ve Terakki muhalifleri bu durumdan yararlandılar. Basın, bilmiyerek ve tehlikeyi hissetmiyerek ateşi körüklüyordu. Nisanın birinci günü yayınlanan gazeteler genellikle ayaklananların şakşakcısı olmuş ve Murat Beyin Mizan'ı çok ileri giderek subaylarını öldüren erlere gazîlik dağıtmıştı.”(165)
Sultan Abdülhamid, hatıralarında şunları da anlatır:
“31 Mart olayları ile benim kesinlikle ilişkim yoktur. Hatta kendiliğinden gelmiş bu fırsattan yararlanmaya bile tenezzül etmedim. Eğer olaylara girmek isteseydim ve yararlanmayı düşünseydim, bugün Beylerbeyi’nde(*) değil, Yıldız Sarayı'nda bulunurdum.”(166)
2- Ahmed Bedevî Kuran “İnkılâb Tarihimiz ve Jön Türkler” adlı eserinde; 31 Mart Vak’ası içinde olduğu ve o hadise kendisine de bulaştığı halde, hadiseyi şöyle izah etmektedir:
“31 Mart hadisesinin içyüzü henüz tamamen aydınlanmamıştır. Bu faciayı ‘İttihad ve Terakki’ liderlerinin takip ettiği siyasetin bir aksülameli olarak telâkkî edenler çoktur. Her ne olursa olsun, şurası muhakkaktır ki; hükûmetin idaresizliği ve hürriyeti kendi görüşüne göre tahdide kalkışması bu hadisenin vücuda gelmesinde mühim te'siri olmuştur. İsyan, Hürriyet ve meşrûtiyetin bekçileri (Nigehban-ı Meşrûtiyet) olarak Rumeli’den getirilen avcı taburlarından çıkmıştır...”(167)
TARAFSIZ TARiHÇiLERiN ANLATTIKLARI
şimdi de 31 Mart Hadisesi’nin diğer yönlerini anlatan tarafsız birkaç tarihçiyi dinleyelim:
1- Sultan Abdülhamid hatıra defterinde, zamanın padişahı olarak, 31 Mart Vak'asını şöyle değerlendirmektedir:
“31 Mart'ın gerekçesini ‘İttihad ve Terakki Cemiyeti’ ile bu cemiyete dayanan hükûmetin tecrübesizliği ve tedbirsizliği hazırladı. Başta Kâmil Paşazade Said Paşa ile İsmail Kemal Bey oldukları halde, bir takım İttihad ve Terakki muhalifleri bu durumdan yararlandılar. Basın, bilmiyerek ve tehlikeyi hissetmiyerek ateşi körüklüyordu. Nisanın birinci günü yayınlanan gazeteler genellikle ayaklananların şakşakcısı olmuş ve Murat Beyin Mizan'ı çok ileri giderek subaylarını öldüren erlere gazîlik dağıtmıştı.”(165)
Sultan Abdülhamid, hatıralarında şunları da anlatır:
“31 Mart olayları ile benim kesinlikle ilişkim yoktur. Hatta kendiliğinden gelmiş bu fırsattan yararlanmaya bile tenezzül etmedim. Eğer olaylara girmek isteseydim ve yararlanmayı düşünseydim, bugün Beylerbeyi’nde(*) değil, Yıldız Sarayı'nda bulunurdum.”(166)
2- Ahmed Bedevî Kuran “İnkılâb Tarihimiz ve Jön Türkler” adlı eserinde; 31 Mart Vak’ası içinde olduğu ve o hadise kendisine de bulaştığı halde, hadiseyi şöyle izah etmektedir:
“31 Mart hadisesinin içyüzü henüz tamamen aydınlanmamıştır. Bu faciayı ‘İttihad ve Terakki’ liderlerinin takip ettiği siyasetin bir aksülameli olarak telâkkî edenler çoktur. Her ne olursa olsun, şurası muhakkaktır ki; hükûmetin idaresizliği ve hürriyeti kendi görüşüne göre tahdide kalkışması bu hadisenin vücuda gelmesinde mühim te'siri olmuştur. İsyan, Hürriyet ve meşrûtiyetin bekçileri (Nigehban-ı Meşrûtiyet) olarak Rumeli’den getirilen avcı taburlarından çıkmıştır...”(167)
Yükleniyor...