zâtları o mukaddesatın bereketiyle muvaffak eder. Müfsitlerin fesatları yüzden bire inmeye sebep olurlar. Fakat tam böyle bir sırada birbirleriyle boğuşan ve fesat çıkaran her iki grub müfsitlerin; kötülük ve fesatları ortada görünmeğe başlamasıyla; hemen bu defa başka bir oyun tezgâhlamaya koyulurlar. Kendilerini halk nazarında o dehşetli hatadan kurtarmak için, her iki taraf birbirlerine karşı müdahane ve yaltaklanmaya başlayıp, yekdiğerlerinin enaniyetlerine rüşvet vermek suretiyle; aralarına ıslâh ve irşadları için girmiş o masum insanlara fesat oklarını çevirerek hücum etmeye başlarlar. Ortaya çıkmış bütün günah ve kötülüklerini de bu masumların üstüne atarlar.

Evet aynen bu misal gibi; her ne kadar 31 Mart hadisesinde ıslâhcı, ara bulucu, nasihatçı zâtlardan ba'zıları da, ister istemez ba'zı hücumlarda bulunmuştur; O da müdakkik ve akibetbîn nazarlarıyla, şimdi bir zakkum ağacı halini almış olan o zamanki o hadise çekirdeğinde onu keşfedip gördükleri içindir. Demek ıslâhcı zâtların o hûcumu sırf Allah rızası için bir cihad idi. Herhangi bir kötülük niyetleri yoktu.”(163)

Bediüzzaman’ın bu ahirki izah tarzına dikkat edilirse, 31 Mart Vak'asının, aslında İttihad ve Terakki Cemiyeti içinde veya ondan ayrılan grubların siyaset ve idare için birbirleriyle boğuşarak o yolda her türlü fesadı çıkarmayı meşru’ gören grupların planlayıp ihdas ettikleri bir oyunları olduğu anlaşılmaktadır. Lâkin onların o menhus oyunları umum memleketi alâkadar ettiği için, saf kalbli, iyi niyetli bazı zâtlar, bu durumun ıslâhı için onlara şeriat’ın mukaddesatını hatırlatmak suretiyle, fesadın önünü almak istediler ve arabuluculuk için aralarına girdiler. Lâkin o mağrur, aynı zamanda şeytan gibi dessas insanlar, bir anda birbirleriyle barışarak, hadisenin akibetini bazı ma'sum insanların başına patlatırdılar. Yani bütün suçları, hataları o masum insanlara yükleterek cezaya çarptırdılar. Karşılıklı olarak da birbirlerini tebrie etmeye koyuldular. Hakikaten tarihin unutulmaz yüz karası bir siyah noktası!..

HATIRALI BiR iZAH

Yine bu münasebetle Bediüzzaman Hazretleri Mektubat’tan “Hücu-mat-ı Sitte” risalesinde 31 Mart hadisesinden şöyle bahsetmektedir:

“...Eskide 31 Mart hadisesinde çendan onu da (Yani kendisini de) karıştırdılar. Bazı dostlarını da ezdiler. Fakat sonra tebeyyûn etti ki: mes'ele başkaları tarafından çıkmış. Onun dostları onun yüzünden değil, onun düşmanları yüzünden belâ gördüler. Hem o zaman çok dostlarını da kurtardı...”(164)

Yükleniyor...