ARAPÇA iBARE TERCEMESİ
Bediüzzaman Hazretleri bu izahlarının sonundaki üstte iki satırlık Arapça ibaresinde ise şöyle diyor:
"İşte o siyah nokta, o kör düğüm sebebiyle ehl-i hamiyet ve himmeti bilmecburiye yerlerine oturmaya mecbur eyledi. Hiçbir harekete de çareleri kalmadı. Çeşitli garaz ve maksadların vızıltıları da, hürriyet musikasının sesini müşevveş edip boğdu. İşte o zaman meşrûtiyetperverlik ve hamiyetkârlık, sadece yalancı, münafık az bazı kimselerde, yalnız isimden ibaret kaldı. Asıl meşrûtiyeti getiren, hürriyet için mücadele vermiş olan hamiyetkâr fedaî zâtlar, meşrûtiyetten bilmecburiye -ayrılmış gibi göründüler- ve hakezâ...!”
Bediüzzaman bu ahirki Arapça parağrafı ile, tarihî çok mühim hadiselere bakıyorsa da, makam tafsilat yeri olmadığından okuyucunun zekavetine bırakıyoruz.
BAşKA BiR iZAH
Bundan başka, aynı senede telif etmiş olduğu “Hutbe-i şamiye” eserinin zeylinde Arapça olarak, 31 Mart ve 11 Nisan Vak'asının başka bir yönünün haritasını şöyle çizmektedir:
(Arapçasını yazmadan tercümesini veriyoruz)
“Sual: Nefisperest ehl-i garazın dillerine dolayarak, onunla durmadan vızıltı yaptıkları 31 Mart Hadisesi hakkında siz ne dersiniz?
Cevab: Evvelen, eğer 11 Nisan(162) saikası hakkında soruyor isen, onu ben Divan-ı Harb-i Örfî'deki müdafaatımda şerh etmişim.
Saniyen: Bütün kuvvetimle derim ki: O hadisede muhaliflerle muvafıklar kendi hatalarını, o işte hiç medhalı olmayan sâkit ve mütevekkil yerinde oturan bazı masumların üstüne atmalarından ibaret olmuştur.
İşte ey kendilerini o hadiseden tebrie etmeye çalışan mağrurlar!? Siz kendi kusur ve hatalarınızı başkalarının üstüne attınız. Sizin misaliniz, şöyle bazı müfsit insanlara benzer ki, onlar yeryüzünde iki grup halinde birbirleriyle mukatele ve fesat çıkarmakla meşgul oldukları bir hengâmda, bunların arasına bazı temiz kalbli salih insanlar girerler ki onların arasını bulsun, fesat ve kötülüklerini def' etsin. Hem onları iyi hale ve salâha davet etsin. İşte bu arabulucu zâtlar, bunların arasına girdiklerinde onlara bazı mukaddes şeyleri hatırlatmak isterler. Ta ki onunla belki bunların müthiş desiselerini izale etsin. Cenab-ı Hak da bu iyi niyetli aracı
Bediüzzaman Hazretleri bu izahlarının sonundaki üstte iki satırlık Arapça ibaresinde ise şöyle diyor:
"İşte o siyah nokta, o kör düğüm sebebiyle ehl-i hamiyet ve himmeti bilmecburiye yerlerine oturmaya mecbur eyledi. Hiçbir harekete de çareleri kalmadı. Çeşitli garaz ve maksadların vızıltıları da, hürriyet musikasının sesini müşevveş edip boğdu. İşte o zaman meşrûtiyetperverlik ve hamiyetkârlık, sadece yalancı, münafık az bazı kimselerde, yalnız isimden ibaret kaldı. Asıl meşrûtiyeti getiren, hürriyet için mücadele vermiş olan hamiyetkâr fedaî zâtlar, meşrûtiyetten bilmecburiye -ayrılmış gibi göründüler- ve hakezâ...!”
Bediüzzaman bu ahirki Arapça parağrafı ile, tarihî çok mühim hadiselere bakıyorsa da, makam tafsilat yeri olmadığından okuyucunun zekavetine bırakıyoruz.
BAşKA BiR iZAH
Bundan başka, aynı senede telif etmiş olduğu “Hutbe-i şamiye” eserinin zeylinde Arapça olarak, 31 Mart ve 11 Nisan Vak'asının başka bir yönünün haritasını şöyle çizmektedir:
(Arapçasını yazmadan tercümesini veriyoruz)
“Sual: Nefisperest ehl-i garazın dillerine dolayarak, onunla durmadan vızıltı yaptıkları 31 Mart Hadisesi hakkında siz ne dersiniz?
Cevab: Evvelen, eğer 11 Nisan(162) saikası hakkında soruyor isen, onu ben Divan-ı Harb-i Örfî'deki müdafaatımda şerh etmişim.
Saniyen: Bütün kuvvetimle derim ki: O hadisede muhaliflerle muvafıklar kendi hatalarını, o işte hiç medhalı olmayan sâkit ve mütevekkil yerinde oturan bazı masumların üstüne atmalarından ibaret olmuştur.
İşte ey kendilerini o hadiseden tebrie etmeye çalışan mağrurlar!? Siz kendi kusur ve hatalarınızı başkalarının üstüne attınız. Sizin misaliniz, şöyle bazı müfsit insanlara benzer ki, onlar yeryüzünde iki grup halinde birbirleriyle mukatele ve fesat çıkarmakla meşgul oldukları bir hengâmda, bunların arasına bazı temiz kalbli salih insanlar girerler ki onların arasını bulsun, fesat ve kötülüklerini def' etsin. Hem onları iyi hale ve salâha davet etsin. İşte bu arabulucu zâtlar, bunların arasına girdiklerinde onlara bazı mukaddes şeyleri hatırlatmak isterler. Ta ki onunla belki bunların müthiş desiselerini izale etsin. Cenab-ı Hak da bu iyi niyetli aracı
Yükleniyor...