aynı zihniyet ve niyetteki arkadaşları, ona: “Ne oldu? Neden görüşmeyi bu kadar çabuk bitirdin?” diye soranlara, Yahudi Karasso:

Pür-heyecan: “Aman sormayın, biraz daha kalsaydım, nerede ise beni Müslüman edecekti.” şeklinde mağlubiyet ve perişaniyetini telâş içinde itiraf etmiştir.

Bu hadise hakkında, Bediüzzaman’ın eski ve yeni kitap ve makalelerinde herhangi bir işaret, ifade kaydedilmemişse de; lâkin onun sağlığında yazılan tarihçelerinde, bu mevzuyu kendisi de görmüş, herhangi bir itiraz veya tashih cihetine gitmemiştir. O halde hadise doğrudur. Ancak bu görüşmenin Selanik’te mi, yoksa İstanbul’da mı olduğu hakkında kesin bir bilgi mevcud olmamakla birlikte, Büyük Tarihçe-i Hayat bu görüşmenin Selanik’te vaki olduğunu kaydeder.“(142)



İTTİHAD ve TERAKKİCİLERİN

BEDİÜZZAMAN’a DÜşMANLIşI

Az üstte bir iki yerde, Bediüzzaman Hazretleri, İkinci Meşrutiyet’in ilânının ilk günlerinde, İttihad ve Terakki’nin erkânıyle görüştüklerini ve onlara Meşrutiyet’i meşrutiyet unvanı içinde telkin etmek üzere onlarla dostluk içine girdiğini, fakat bu dostluk ve samimiyetin fazla devam etmediğini, mason ve müteassıp batıcı zihniyet içindeki Jön Türklerin o sıra hâkim kolu Bediüzzaman’dan bu yüzden ayrıldıklarını, ayrılmakla da kalmayıp ona karşı düşmanca tutum içine girdiklerini kaydetmiştik.

İşte bu davanın tasdikçi belgesi olarak, Bediüzzaman’ın bilâhere bazı münasebetlerle risalelerinde kaydettiği bir iki parçayı dercediyoruz:

Yükleniyor...