İşte Bediüzzaman, gerek şeyh Bahid Hazretleri ile yaptığı bu mülâkat hadisesini, gerekse o zaman gazetelerde münteşir nutuk ve makalelelerini takib eden Mısır’ın meşhur ulemasından ve Garb’ın bir çok lisan ve felsefesine âşina Abdülaziz Çaviş, o günlerde, yani 1926’larda Mısır’ın en büyük gazetelerinden olan “El-Ehram” ceridesinde, Bediüzzaman hakkında “Fâtin-ul asır Bediüzzaman” başlıklı seri makaleler yazmıştır. Fakat maalesef Abdülaziz Çaviş’in adı geçen o makalelerini elde edemedik. Amma bu hadiseyi bizzât nakleden İstiklâl şairi merhum Mehmet Akif’tir. Mehmet Akif Bey bizzât o makaleleri okuduğunu, bilâhare Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönem Erzurum meb’usu M. Salih Yeşiloğlu’na anlatmıştır.(131) Mehmet Salih Yeşiloğlu da bu hadiseyi 1947 sıralarında, Bediüzzaman’ın tarihçesini kaleme almayı düşündüğü münasebetiyle Üstâd’a mektubiyle bildirmiştir.
İstikbale Nüfûzu
Bediüzzaman Hazretlerinin şeyh Bahid’le yaptığı mülâkat esnasında ileri sürdüğü düşünceler, istikbal ve ahvâl-i âlemin gidişine dair olması münasebetiyle, o görüş Bediüzzaman’ın ileriye ma’tuf keskin nüfûz ve kudret-i karihasını göstermesi vesilesiyle; o dönemde hatta Hürriyet’ten evvel ve sonrasında talebe ve dostlarına mükerrer surette iki hadiseden haber veriyor ve musırrane ifade buyuruyorlardı.
Birisi: Osmanlı Devleti’nde ve idaresindeki memleketde içtimaî bir zelzele, manevî bir fırtına, bir musibet ve felâketten...
İkincisi ise: Ona mukabil, bir beşaret, bir nur, bir saadetten haber veriyordu.
Bediüzzaman allâme-i devran, dâhî-i cihan hazretlerinin bu iki cenahlı müstakbel ihbaratının doğru şâhidleri ve hakikatli râvileri çoktur. Ezcümle başta küçük kardeşi Molla Abdülmecid, yeğeni Abdurrahman, talebelerinden Müküslü Hamza Efendi, Av. Mihrî Halav ve Seyyid şefik gibi kimselerdir.
İstikbale Nüfûzu
Bediüzzaman Hazretlerinin şeyh Bahid’le yaptığı mülâkat esnasında ileri sürdüğü düşünceler, istikbal ve ahvâl-i âlemin gidişine dair olması münasebetiyle, o görüş Bediüzzaman’ın ileriye ma’tuf keskin nüfûz ve kudret-i karihasını göstermesi vesilesiyle; o dönemde hatta Hürriyet’ten evvel ve sonrasında talebe ve dostlarına mükerrer surette iki hadiseden haber veriyor ve musırrane ifade buyuruyorlardı.
Birisi: Osmanlı Devleti’nde ve idaresindeki memleketde içtimaî bir zelzele, manevî bir fırtına, bir musibet ve felâketten...
İkincisi ise: Ona mukabil, bir beşaret, bir nur, bir saadetten haber veriyordu.
Bediüzzaman allâme-i devran, dâhî-i cihan hazretlerinin bu iki cenahlı müstakbel ihbaratının doğru şâhidleri ve hakikatli râvileri çoktur. Ezcümle başta küçük kardeşi Molla Abdülmecid, yeğeni Abdurrahman, talebelerinden Müküslü Hamza Efendi, Av. Mihrî Halav ve Seyyid şefik gibi kimselerdir.
Yükleniyor...