(Hadisenin bu kısmından itibaren bizzât Bediüzzaman Hazretleri’nden dinleyelim)

“... Hürriyet’in birinci senesinde İstanbul’da, Câmi’-ül Ezher Reis-i uleması olan şeyh Bahid (R.A.) Hazretleri İstanbul’da Eski Said’e sordu:



Said cevaben demiş:“



Yani: Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?

O vakit Eski Said demiş: “Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hamiledir. Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hamiledir. O da bir İslâm devleti doğuracak.” şeyh Bahid’e söylemiş. O âllame zât demiş: “Ben de tasdik ediyorum.” Beraberinde gelen hocalara dedi: “Ben bununla münazara edip galebe edemem!“(128)

şeyh Bahid Efendi, -Büyük Tarihçe-i Hayatın rivayetine göre- Ayrıca beraberinde gelen ulemâya demiş ki: “Evet, ben de aynı kanaatteydim. Lâkin Bediüzzaman’ın bu kadar vecîz ve keskin beyân tarzına hayranım.”

Bu hadise münasebetiyle; Bediüzzaman Hazretleri 1951’de Emirdağı’nda kaleme almış olduğu üstteki yazısının devamında diyor ki: “Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır Avrupa’dan daha dinden uzak...

İkinci tevellüd de inşaallah yirmi-otuz sene sonra çıkacak.”(129)

Yine Emirdağ Lahikası’nın başka bir mektubunda bu mevzu’a dair şöyle der:

“Kırk sene evvel Cami’ül Ezher reisi şeyh Bahid’in sualine karşı size ma’lûm olan verdiğim cevabın birinci şıkkı Yirmi sene evvel hakikati çıkmış. şimdi de cevabın ikinci şıkkı hakikatı da çıkmaya başlamış ki; İsveç, Norveç, Finlandiya Kur’ân’ı kabul etmişler.”(130)

Allame şeyh Bahid Hazretleri’nin Bediüzzaman’a tevcih eylediği bu sual ile, elbetteki onunla fıkhî ve dinî vesair medrese ilimleri üzerinde münazara edip onu imtihan etmek değildi. Belki Bediüzzaman’ın İslâm âleminin, özellikle Osmanlı devletinin hal-i hazırdaki durumuyla, Avrupa’nın istikbali hakkında görüşlerini ve siyaset-i âlem ve dünya hadisatı ile ilgili fikir ve düşüncelerini anlamak maksadıyla o sûali sormuş.

Yükleniyor...