4- Yine Osmanlılık ve İslâm âleminin halifeliği itibariyle İslâmlık direğinin takviyesi ve istihkâmı hususunda, Osmanlı Devleti’nin o zaman üçüncü büyük unsuru olan Kürd kavmine hitabında, onları Osmanlı hilâfet saltanatının etrafında halkalanmaya çağıran beyânı da şöyledir: (Bu hitab, eski matbu’ “İki Mekteb-i Musibetin şehadetnamesi” adlı eserin ahirinde ve ilk şekliyle olanı alınmışdır” Ve burada ebna-i cinsime de hitab etmezsem, bence bahis nâ-tamam olur.” başlığı altındadır. Bediüzzaman Hazretleri bu hitabesinde daha önce mevzu’u geçen Prens Sabahattin Bey’e yazdığı açık mektub makalesinde, Osmanlı camiasındaki milletlerin her birisi kendi lisan, anane ve müstaid oldukları şeylerini muhafaza etme fikrini burada izahlıca ders vererek, yazmaktadır. Hem şarklı vatandaşlarına isti’dat ve kabiliyetlerinin neye müsait olduğunu ve bir İslâm milliyetçiliği yolunda nasıl ayak atacaklarını da öğretmektedir. Ama maalesef bu hitabe bazı kimselerce -mahiyeti ve hakikati anlaşılmadığından- yahut fazla heyecanlı durumları onu derince tetebbu’ etmeye müsaade etmediğinden; onu gizlemek, perdelemek şeklinde tedbirlere baş vurulmuştur.
Amma gerçek asliyeti ise, Bediüzzaman Hazretleri şark vilâyetlerinde büyük bir hizmeti gerçekleştirmek gaye ve ümidiyle İstanbul’a gelmiş, çeşitli hadiselerle karşılaşmış, hapis olmuş, i’dam talebiyle Divan-ı Harb’e verilmişti. Zâhiri sebeplere göre, kendisinin tasavvur ettiği hizmetlerin tahakkukuna sebep olacak şeyler ortadan kalkmış ve bir nevi’ ümit kaynağı kurumuştu. Fakat tam bu sırada ümitsizlik içine girerek değil, başka mecralarda hizmet yollarını göstererek, şark vilâyetlerini ümide sevketmekteydi.
İşte bu hitabenin baş tarafında şöyle der: “... Hikmet-i İlahî denilen makine-i âlemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa’ib kanun-u nuranî-yi İlâhinin müessisi olan hikmet-i İlahî, ufk-ı ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki; tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi’ olan hamiyet ve kuvvetinizi, fikr-i milliyetle tevhid ve mezc ederek; zerratın câzibe-i cüz’iyeleri gibi, bir cazibe-i umumi-i millî teşkili ile, “Kürd” gibi bir kitle-i azîmeyi küre gibi tedvir ederek, şems-i şevket-i İslâmiye ve Osmaniyenin mevkebinde bir kevkeb-i münevver gibi cazibesine ittiba’la muvazene ve aheng-i umumiyeyi muhafaza ediniz!..”(116)
Birazcık şimdiki Türkçe ile açıklanması icab ederse şöyledir:
“Alemin tedbir ve tedviri hususunda, onun kanunlarının merkezi veya makinesinin nizamı; ve bütün kâinatın her tarafına telgraf ve telefon hatları gibi uzanmış ve her tarafa dal ve budak salmış Allah’ın nûranî kanunlarının ve nizamlarının santralı hükmünde olan “Hikmet-i İlahi” Ezel ufkundan
Amma gerçek asliyeti ise, Bediüzzaman Hazretleri şark vilâyetlerinde büyük bir hizmeti gerçekleştirmek gaye ve ümidiyle İstanbul’a gelmiş, çeşitli hadiselerle karşılaşmış, hapis olmuş, i’dam talebiyle Divan-ı Harb’e verilmişti. Zâhiri sebeplere göre, kendisinin tasavvur ettiği hizmetlerin tahakkukuna sebep olacak şeyler ortadan kalkmış ve bir nevi’ ümit kaynağı kurumuştu. Fakat tam bu sırada ümitsizlik içine girerek değil, başka mecralarda hizmet yollarını göstererek, şark vilâyetlerini ümide sevketmekteydi.
İşte bu hitabenin baş tarafında şöyle der: “... Hikmet-i İlahî denilen makine-i âlemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa’ib kanun-u nuranî-yi İlâhinin müessisi olan hikmet-i İlahî, ufk-ı ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki; tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi’ olan hamiyet ve kuvvetinizi, fikr-i milliyetle tevhid ve mezc ederek; zerratın câzibe-i cüz’iyeleri gibi, bir cazibe-i umumi-i millî teşkili ile, “Kürd” gibi bir kitle-i azîmeyi küre gibi tedvir ederek, şems-i şevket-i İslâmiye ve Osmaniyenin mevkebinde bir kevkeb-i münevver gibi cazibesine ittiba’la muvazene ve aheng-i umumiyeyi muhafaza ediniz!..”(116)
Birazcık şimdiki Türkçe ile açıklanması icab ederse şöyledir:
“Alemin tedbir ve tedviri hususunda, onun kanunlarının merkezi veya makinesinin nizamı; ve bütün kâinatın her tarafına telgraf ve telefon hatları gibi uzanmış ve her tarafa dal ve budak salmış Allah’ın nûranî kanunlarının ve nizamlarının santralı hükmünde olan “Hikmet-i İlahi” Ezel ufkundan
Yükleniyor...