İkincisi: Avrupa’nın fıtraten donuk veya pek çok merhalelerden geçip gelen hürriyet ve demokrasi anlayışı ile, İstanbul’da yeni başlatılan hürriyet anlayışını veya siyaset tavrını aynı seviyede sayarak, öylece yayın yapan gazeteciler, büyük hata içindedirler. Avrupa insanı ile bizim memleketin insanları ahlâkça, fıtratça çok değişik vaziyettedirler. Onları ahlâkta taklid etsek, dünyaya maskara olmaktan başka bir şey elde edemeyiz.
Derviş Vahdetî’yi ikaz eden yazısı:
“Biraderim baş muharrir Derviş Vahdetî Bey’e! Edibler edebli olmalıdırlar. Hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalıdırlar. Matbuât nizamnamesini vicdanlarındaki hiss-i diyanet tanzim etsin. Zira bu inkılâb-ı şer’iye gösterdi ki; vicdanlarda hükümfermâ, Nurennur olan hamiyet-i İslâmiyedir. Hem de anlaşıldı ki; İttihad-ı İslâm umûm askere ve umum ehl-i îmâna şamildir. Hariç kimse yoktur.”(90)
İşte Bediüzzaman Hazretleri, Devriş Vahdetî’yi hususiyle ve şahsen böyle ikazında; onun bir çok kimseleri kötüleyerek efkârı aleyhlerine çevirmekle ve bazı askerleri de hükûmete karşı kışkırtmasına karşı: “... Vicdan-larda hükûmferma, Nerennur olan hamiyet-i İslâmiye’dir. Hem de anlaşıldı ki; İttihad-ı İslâm umûm askere ve umûm ehl-i îmâna şamildir. Hariç kimse yoktur.” şeklindeki ifadesiyle onu uyardığı gibi, askerleri siyasete karışmama cihetinde de ikaz ediyordu.
şu sıralanan ikaznâmeleri biraz daha açıklamaya gitmiş olsak, fazla uzayacaktı. Onun için bu kadarıyla iktifa edip okuyucunun bizzât mütalâa ve araştırmalarına bırakıyoruz.
ÜSTÂD’IN SAİR İKAZLARI
Yukarılarda bir iki yerde kaydettiğimiz “İleride fezlekeli hükümlerin belge ve vesikalarını vermeğe çalışırız” şeklindeki va’dimize binaen, şu matbûatı ikaz hakkındaki belgelerden sonra, Bediüzzaman Hazretlerinin sair dinî ve millî cemiyetleri ikaz eden beyânlarına da bakalım:
1- İttihad ve Terakki’nin, bir yalancı silah olan irtica’ damgasiyle İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti’ni, özellikle Bediüzzaman’ı sinsi propaganda ile gerici ve mürteci’ göstermek gayretiyle ortalığa dedikodu yaymalarına karşı Bediüzzaman’ın:
“... Bizi de onlara, dinsiz, anarşist demeye mecbur ederler. Bunlara deriz: Meşrutiyet’i safsata ve hile ile muhafaza edemediniz. Belki muallak bıraktınız. Bizim maksadımız Meşrutiyeti şeriat kuvvetiyle muhafaza ve kökleştirmektir. Zerre kadar insafları olsaydı, onların o fevzavî
Derviş Vahdetî’yi ikaz eden yazısı:
“Biraderim baş muharrir Derviş Vahdetî Bey’e! Edibler edebli olmalıdırlar. Hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalıdırlar. Matbuât nizamnamesini vicdanlarındaki hiss-i diyanet tanzim etsin. Zira bu inkılâb-ı şer’iye gösterdi ki; vicdanlarda hükümfermâ, Nurennur olan hamiyet-i İslâmiyedir. Hem de anlaşıldı ki; İttihad-ı İslâm umûm askere ve umum ehl-i îmâna şamildir. Hariç kimse yoktur.”(90)
İşte Bediüzzaman Hazretleri, Devriş Vahdetî’yi hususiyle ve şahsen böyle ikazında; onun bir çok kimseleri kötüleyerek efkârı aleyhlerine çevirmekle ve bazı askerleri de hükûmete karşı kışkırtmasına karşı: “... Vicdan-larda hükûmferma, Nerennur olan hamiyet-i İslâmiye’dir. Hem de anlaşıldı ki; İttihad-ı İslâm umûm askere ve umûm ehl-i îmâna şamildir. Hariç kimse yoktur.” şeklindeki ifadesiyle onu uyardığı gibi, askerleri siyasete karışmama cihetinde de ikaz ediyordu.
şu sıralanan ikaznâmeleri biraz daha açıklamaya gitmiş olsak, fazla uzayacaktı. Onun için bu kadarıyla iktifa edip okuyucunun bizzât mütalâa ve araştırmalarına bırakıyoruz.
ÜSTÂD’IN SAİR İKAZLARI
Yukarılarda bir iki yerde kaydettiğimiz “İleride fezlekeli hükümlerin belge ve vesikalarını vermeğe çalışırız” şeklindeki va’dimize binaen, şu matbûatı ikaz hakkındaki belgelerden sonra, Bediüzzaman Hazretlerinin sair dinî ve millî cemiyetleri ikaz eden beyânlarına da bakalım:
1- İttihad ve Terakki’nin, bir yalancı silah olan irtica’ damgasiyle İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti’ni, özellikle Bediüzzaman’ı sinsi propaganda ile gerici ve mürteci’ göstermek gayretiyle ortalığa dedikodu yaymalarına karşı Bediüzzaman’ın:
“... Bizi de onlara, dinsiz, anarşist demeye mecbur ederler. Bunlara deriz: Meşrutiyet’i safsata ve hile ile muhafaza edemediniz. Belki muallak bıraktınız. Bizim maksadımız Meşrutiyeti şeriat kuvvetiyle muhafaza ve kökleştirmektir. Zerre kadar insafları olsaydı, onların o fevzavî
Yükleniyor...