kebiri bir zaman-ı kasirde tekemmül-ü mebadî cihetiyle tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zira, onlar öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebadîye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-ı İslâmiye ve isti’dad-ı fıtrî ve feyz-i îmânın ve şiddet-i cu’un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah-fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiş idik.

Talebeliğin bana verdiği vazife ile, Hürriyetin ferman-ı me’zuniyetiyle ihtar ediyorum: Ey ebna-yı vatan! Hürriyeti sû-i tefsir etmeyiniz, ta elimizden kaçmasın. Ve müteaffin olan eski esareti başka kapda bize içirmekle(42) boğmasın. Zira Hürriyet, müraât-ı ahkâm ve âdab-ı şeriâtla ve ahlâk-ı hasene ile tahakkuk ve neşvü nema bulur. Sadr-i evvelin, yani sahabe-i kiramın, o zamanda âlemde vahşet ve cebr-i istibdat hüküm ferma olduğu halde; hürriyet ve adalet ve müsavatları bu müddeaya burhan-ı bâhirdir. Yoksa hürriyeti sefahat, lezaiz-i nâmeşrua, ısrafât, tecavüzât, hevay-i nefse ittiba’da serbestiyet ile tefsir, amel etmek; bir Padişahın esaretinden çıkmakla, nefsin esaret-i rezilesinin altına girdiklerinden, milletin çocukluk isti’dadını ve sefih olduğunu gösterdiğinden; paralanmış olan eski esarete layık ve hürriyete adem-i liyakat gösterir. Zira, “sefih mahcurdur” geniş, muşa’şa’ olan yeni hürriyet-i şer’iyeye adem-i liyakat, -Zira çocuğa geniş olmaz- ve şanlı olan ittihad-ı millî bozulmuş ve müteaffin olan halât ile fena bir hastalığa hedef edecektir. Zira ehl-i takva ve vicdanın tefsiri böyle değil, mezhebi de muhalif olacaktır. Biz millet-i Osmaniye erkeğiz. Kamet-i merdane-i isti’dad-ı milliyemize kadınların libası gibi süslü sefahet ve hevesat ve israfat yakışmıyor. Binaenaleyh aldanmıyalım, “Huz ma safa, da’ma keder” kaidesini düstur-u amal yapalım, şöyle ki:

Ecnebiyeden terakkiyat-ı medeniyeye yardım edecek noktaları (fünûn ve sanayi gibi) maâl-memnûniye alacağız. Amma medeniyetin zünûb ve mesavisi olarak ba’zı âdat ve ahlâk-ı seyyie -ki ecnebilerde mehasin-i medeniyet-i kesiresiyle muhat olduğu için, çirkinliği o kadar göstermiyor - Biz ise, aldığımız vakit; sû-i tali’ cihetiyle, müşkil-üt-tahsil mehasin-i medeniyeti terk, çocuk gibi heva ve hevese muvafık zünûb-u medeniyeti kesb ettiğimizden, müzahref veya mütereccile(43) gibi oluruz. Yani; karı, erkek gibi giyinse, karı süsü ile süslense muhannesliktir, yakışmaz. Merd-i vâla-himmet zîb ve ziverle muzahraf cilveli hanım gibi olmamalı.

Yükleniyor...