cennet gibi bizi duhûle davet ediyor.

Ey mazlum ihvan-ı vatan, gidelim dahil olalım!.. Birinci kapısı, ittihad-ı kulûb.. İkincisi muhabbet-i milliye.. Üçüncüsü maarif.. Dördüncüsü sa’y-ı insanî.. Beşincisi terk-i sefahattır. Ötekilerini sizin zihninize havale ediyorum. Zira davete icabet vacibtir. Bu inkılâb-ı azîmin Fatihası mu’cize gibi başladığı için, bir fâl-ı hayırdır ki, hâtimesi de pek güzel olacaktır.

şöyle ki: Bu inkılâb, fikr-i beşerin ağır zincirlerini parça parça ve isti’dad-ı terakkiye karşı sedleri zirü zeber ederek, hükûmeti varta-i mevtten tahlis ve bu millet-i mazlumeyi de, cevher-i insaniyeti izhar ve âzade olarak kâ’be-i kemalâta doğru gönderdiği gibi; hatîmesi de, yani, otuz sene kadar rengârenk sefahât ve hevesât ve israfât ve lezaiz-i nâmeşru’a gibi seyyiat-ı medeniyet devlet-i medeniyeti-hükûmet-i müstebide gibi- inkıraza sevk eden umurlar, maddeten zararını ihsas edeceğinden o muzlim ve kesif olan sehab, arzu-yu umumî ile münkeşif olduğundan, şems-i şeriat ve ma’kesi olan kamer-i medeniyet berrak ve sâfi cevv-i asûmanda, Asya’yı ve Rumeli’yi tenvir. Ve mutazammın olduğu isti’dad-ı kemalin tohumları Hürriyet’in yağmuru ile neşv ü nema bularak, rengârenk elvan ile tezeyyûn edeceğini bu fâl-ı hayır bize müjde veriyor Mu’cize-i Peygamberî’dir ve bu millet-i mazlumeye bir inayet-i İlahiyyedir.. Ve cem’iyyet-i milliyenin niyet-i halisesinin kerametidir ki; bu ma’den-i saadet ve hürriyet olan ittihad-ı kulûb ve muhabbet-i millî elimize meccanen geçti. Milel-i saire, milyonlarla cevahir-i nüfus feda etmekle kazandılar. Ölmüş olan hissiyat ve âmâl ve müyûlat-ı âliye-i milliyemiz ve ahlâk-ı hasene-i İslâmiyemize bu küre-i arz denilen cezbe tutmuş Mevlevî gibi meczub cevvalin samahında taninendaz ve umum milleti sürûr ile bir garib ihtizaza getiren sada-i Hürriyet ve âdalet nefh-i sûr-i İsrafil gibi hayatlandırıyor.

Sakın ey ihvan-ı vatan! sefahetlerle ve dinde lâubaliliklerle tekrar öldürmeyiniz.. ve bütün efkâr-ı fasideye, ahlâk-ı rezileye ve desâis-i şeytaniyeye ve tabasbusata karşı bu şeriat-ı Garra üzerine müesses olan Kanun-i Esasî Azrail hükmüne geçti, onları öldürdü.

Ey Hamiyetli ihvan-ı vatan! İsrafât ve hilâf-ı şeriat ve lezaiz-i nâmeşru’a ile tekrar ihya etmeyiniz.

Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı madere geçtik, neşv ü nema bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkîden inşaallah muci-ze-i Peygamberî ile, şimendifer-i kanun-u şer’î-i Esasîye’ye amelen ve burak-ı meşveret-i şeri’yeye fikren bineceğiz... Bu vahşet-engiz sahray-ı

Yükleniyor...