anlatmaya başlamış olması neticesinde, tartışmalar vuku’ bulduğu sezilmektedir.
Bediüzzaman, bu ilk müracaatının böyle semeresiz kalmasından sonra, bir müddet şişli tarafında bir evde kalır. Bu arada yine düşüncelerinin tahakkuku için çalışmalarına devam eder. Amma bunun nasıl bir çalışma olduğu bilinmemekle birlikte, her halde Mabeyn’in nazar-ı dikkatini celbe medar bir hareket olmuş olacak ki; bazı paşalar yanına gidip konuşmuşlar ve her halde burada da bazı münakaşalar vuku’ bulmuştur. Bediüzzaman, pervasız, mümaşatsız, kimseye temellük etmeden fikriyatını açık, serbest ve hürriyet içinde müdafaa etmiş olacak ki, mealen diyor: “Sişli’de bir ... in evine düştüm. Orada da nizam denilen şey yırtıldı...”
şEKERCİ HAN’INDA HARİKA İLÂN
şişli’deki münakaşa hadisesinden sonra, Bediüzzaman Said-i Kürdî Padişah’ın ve hükümetin, ulemâ ve mekteb ehlinin nazar-ı dikkatini çekmek için şekerci Hanı’nda(9) bir oda bularak, bütün ulemâ ve talebeleri, politikacı ve askerleri münazaraya davet etti. Bu meselenin burasının açıklamasını kardeşi Molla Abdülmecid Efendi’ye bırakıyoruz:
“Hazret-i Üstâd Ferik Ahmet Paşa’nın evinde mütecahilen (bilmezlikten gelerek) bir müddet kaldıktan sonra, şekerci Hanı’na gider, orada ikamet etmeye başlar. Orada odasının kapısına şöyle bir ilân asar:
“Mektep, medrese mensuplarından ve feylesoflardan, dinsiz ve dindarlardan her kimin bir suali varsa, hangi ilimden ve fenden olursa olsun, benden sorabilir. Sizden sual, benden cevab... Fakat ben hiç kimseye sual sormam“
“Bu acîb ilân üzerine Bediüzzaman, İstanbul ulemâsı ve talebelerinin istila ve hücumuna uğradı. Fakat o, sorulan hiç bir suali cevabsız bırakmadı. Günlerce, haftalarca başarıyla devam eden bu yüce imtihan neticesinde...“(10)
“İşte Molla Abdülmecid’in ve diğer bütün tarihçe kitaplarının yazdıkları bu hârika, acîb ilân üzerine İstanbul’un nazar-ı dikkati hayret ve takdirle
Bediüzzaman, bu ilk müracaatının böyle semeresiz kalmasından sonra, bir müddet şişli tarafında bir evde kalır. Bu arada yine düşüncelerinin tahakkuku için çalışmalarına devam eder. Amma bunun nasıl bir çalışma olduğu bilinmemekle birlikte, her halde Mabeyn’in nazar-ı dikkatini celbe medar bir hareket olmuş olacak ki; bazı paşalar yanına gidip konuşmuşlar ve her halde burada da bazı münakaşalar vuku’ bulmuştur. Bediüzzaman, pervasız, mümaşatsız, kimseye temellük etmeden fikriyatını açık, serbest ve hürriyet içinde müdafaa etmiş olacak ki, mealen diyor: “Sişli’de bir ... in evine düştüm. Orada da nizam denilen şey yırtıldı...”
şEKERCİ HAN’INDA HARİKA İLÂN
şişli’deki münakaşa hadisesinden sonra, Bediüzzaman Said-i Kürdî Padişah’ın ve hükümetin, ulemâ ve mekteb ehlinin nazar-ı dikkatini çekmek için şekerci Hanı’nda(9) bir oda bularak, bütün ulemâ ve talebeleri, politikacı ve askerleri münazaraya davet etti. Bu meselenin burasının açıklamasını kardeşi Molla Abdülmecid Efendi’ye bırakıyoruz:
“Hazret-i Üstâd Ferik Ahmet Paşa’nın evinde mütecahilen (bilmezlikten gelerek) bir müddet kaldıktan sonra, şekerci Hanı’na gider, orada ikamet etmeye başlar. Orada odasının kapısına şöyle bir ilân asar:
“Mektep, medrese mensuplarından ve feylesoflardan, dinsiz ve dindarlardan her kimin bir suali varsa, hangi ilimden ve fenden olursa olsun, benden sorabilir. Sizden sual, benden cevab... Fakat ben hiç kimseye sual sormam“
“Bu acîb ilân üzerine Bediüzzaman, İstanbul ulemâsı ve talebelerinin istila ve hücumuna uğradı. Fakat o, sorulan hiç bir suali cevabsız bırakmadı. Günlerce, haftalarca başarıyla devam eden bu yüce imtihan neticesinde...“(10)
“İşte Molla Abdülmecid’in ve diğer bütün tarihçe kitaplarının yazdıkları bu hârika, acîb ilân üzerine İstanbul’un nazar-ı dikkati hayret ve takdirle
Yükleniyor...