Ayrıca, TBMM’si gizli celse zabıtları Cilt: 3. sâhife 55/2. baskı tutanağında kayıdlı; Mustafa Kemal Paşa’nın Elcezire Cephesi Kumandanı Mirliva Nihad Paşa’ya gönderdiği Tebliğnâmesinde Kürt milleti ve Kürdistan’dan gayet rahaklıkla söz etmektedir.
İşte Bediüzzaman Hazretleri hiç bir ırkî tefrika niyyeti taşımadan, zaman ve mekânca da normal karşılanan o ta’biri rahatlıkla kullanmıştır. Bunun sebebi ise, Padişah’ın, bilâhare de İttihad ve Terakki hükümetinin nazar-ı dikkatini şark vilayetlerindeki, perişanlık ve cehâlet içinde biribirini kırmakta olan milletin hali üzerine çekmenin ve ona dair teşhis koyup reçetesini yazdığı ve o reçeteye göre ilaçları Padişah’ın ve hükümetin desteğiyle te’min etmenin hikmet ve gayesini taşıyordu. Bundan dolayı Üstâd Bediüzzaman eski kitap ve makalelerinde o unvanı hep kullanmaktaydı.
Bediüzzaman’dan başka İslâm tarihinde meşhur ulemâ, meşâyih ve evliyadan bir çoğ’u da bu ünvânı kullanmışlardır. şimdi aşağıda ünvânlarını kaydedeceğimiz “Kürdî” lakabıyla meşhur zâtlar olduğu gibi, Arabî, Türkmenî, Özbekî, Gürcî ve Türkî” ünvânlarını kullananlar da çok görülmüştür.
İşte nümûneler:
Keşf-üz-Zünûn kitabının zeyli, iki cildlik “Hediyet-ül Arifın”in ahirinde isimler cedvelinde İslâm müellifleri arasında yedi tane zâtın “Kürdî” lâkabıyla ma’ruf ve meşhur olduklarını görmekteyiz. “Kürdî” lâkabını taşıyanlar olduğu gibi, Arabîler, Türkîler, Gürciler, Farisîler, Türkmenîler, Özbekîler şeklinde ma’ruf ve meşhur zâtlar da çoktur. Merak edenler “Hediyet-ül Arifin fî Esmail Müellifîn” kitabının isimler cedveline bakabilirler. Nümûnelik birkaç isim verelim: Mesela; Türkî ve Türkmenî ve Özbekî lâkabını kullananlardan bazıları:
İşte Bediüzzaman Hazretleri hiç bir ırkî tefrika niyyeti taşımadan, zaman ve mekânca da normal karşılanan o ta’biri rahatlıkla kullanmıştır. Bunun sebebi ise, Padişah’ın, bilâhare de İttihad ve Terakki hükümetinin nazar-ı dikkatini şark vilayetlerindeki, perişanlık ve cehâlet içinde biribirini kırmakta olan milletin hali üzerine çekmenin ve ona dair teşhis koyup reçetesini yazdığı ve o reçeteye göre ilaçları Padişah’ın ve hükümetin desteğiyle te’min etmenin hikmet ve gayesini taşıyordu. Bundan dolayı Üstâd Bediüzzaman eski kitap ve makalelerinde o unvanı hep kullanmaktaydı.
Bediüzzaman’dan başka İslâm tarihinde meşhur ulemâ, meşâyih ve evliyadan bir çoğ’u da bu ünvânı kullanmışlardır. şimdi aşağıda ünvânlarını kaydedeceğimiz “Kürdî” lakabıyla meşhur zâtlar olduğu gibi, Arabî, Türkmenî, Özbekî, Gürcî ve Türkî” ünvânlarını kullananlar da çok görülmüştür.
İşte nümûneler:
Keşf-üz-Zünûn kitabının zeyli, iki cildlik “Hediyet-ül Arifın”in ahirinde isimler cedvelinde İslâm müellifleri arasında yedi tane zâtın “Kürdî” lâkabıyla ma’ruf ve meşhur olduklarını görmekteyiz. “Kürdî” lâkabını taşıyanlar olduğu gibi, Arabîler, Türkîler, Gürciler, Farisîler, Türkmenîler, Özbekîler şeklinde ma’ruf ve meşhur zâtlar da çoktur. Merak edenler “Hediyet-ül Arifin fî Esmail Müellifîn” kitabının isimler cedveline bakabilirler. Nümûnelik birkaç isim verelim: Mesela; Türkî ve Türkmenî ve Özbekî lâkabını kullananlardan bazıları:
Yükleniyor...