Bediüzzaman’ın hayatı ve onun yüce evsâf ve kemalâtını yazarken, kesinlikle mübalağalı ta’riflerden ve sofiyâne şekildeki fazla hüsn-ü zanların te’siriyle mücazefeli tavsiflerden içtinab edeceğiz. Dinin ve nihayet akıl ve imkânın kabul edebileceği nakil ve rivayetleri zikrederken de, imkân nisbetinde şâhitli, ispatlı olarak, bilhassa onun eserlerinden tasdik ve te’yidini gösteren parçaları derc etmeğe çalışacağız.
NEDEN BU KİTABI YAZMAĞA GEREK DUYDUK?
Evet, gerçekten Hazret-i Üstâd’ın hayatıyla ilgili bunca eserler meydanda iken; ve bir kitab, bir mevzu’ hakkında yazılmış ve boşluğu doldurmuşsa, aynı mevzu’da yeni kitaplar te’lif etmeğe kalkışmanın bir riyakârlık, bir şöhret, bir menfaat hissi neticesi olduğu ve ihlâslı olamayacağı, büyük İslâm ulemasından İmam-ı Gazalî ve İmam-ı şa’ranî gibi zâtlar beyân(6) etmişlerken, neden bunu yazmak ihtiyacını duydun, diye sorulursa, derim ki: Evet, hakikaten bu mevzuda herhangi bir boşluk mevzu-u bahis değildir. Ancak, kitablaşarak nesl-i âtînin eline geçecek ve me’haz teşkil edecek olan bu eserlerin bazılarında(7) mühim hatalar ve mübalağalar vardır. Bu hatâların bir su-i niyyetten geldiğine inanmıyorum. Fakat Bediüzzaman namına tarihe mal olabilecek ve nesl-i âtînin elinde mesned teşkil edecek -ki şimdiden etmeğe başladı- hususların aksettireceği lüzumsuz, ama tehlikeli neticeleri düşünüyoruz. Bu yüzden Hazret-i Üstâd’ın hayat safahâtının berrak, parlak, net ve sâfî cetvellerine mübalağalar ve yanlış iddialar küdûretinin karışmaması, karışdırılmaması, karışmışsa şimdiden temizlenmesi ve bundan sonra karıştırılmaya engel olma niyyeti, bu fakiri hiç ehil olmadığı halde harekete geçirmiştir... Ve Üstâd Bediüzzaman Hazretlerinin bir yaşından seksenaltı(*) yaşına kadar olan hayatının istikamet, nezahet, iffet ve mübalağalardan âriyet gibi yüksek vasıflarının ta’vizsiz cereyanının şeref ve izzetini olduğu gibi göstermek heyecanı bizi bu eseri yazmaya sevk etmiştir
NEDEN BU KİTABI YAZMAĞA GEREK DUYDUK?
Evet, gerçekten Hazret-i Üstâd’ın hayatıyla ilgili bunca eserler meydanda iken; ve bir kitab, bir mevzu’ hakkında yazılmış ve boşluğu doldurmuşsa, aynı mevzu’da yeni kitaplar te’lif etmeğe kalkışmanın bir riyakârlık, bir şöhret, bir menfaat hissi neticesi olduğu ve ihlâslı olamayacağı, büyük İslâm ulemasından İmam-ı Gazalî ve İmam-ı şa’ranî gibi zâtlar beyân(6) etmişlerken, neden bunu yazmak ihtiyacını duydun, diye sorulursa, derim ki: Evet, hakikaten bu mevzuda herhangi bir boşluk mevzu-u bahis değildir. Ancak, kitablaşarak nesl-i âtînin eline geçecek ve me’haz teşkil edecek olan bu eserlerin bazılarında(7) mühim hatalar ve mübalağalar vardır. Bu hatâların bir su-i niyyetten geldiğine inanmıyorum. Fakat Bediüzzaman namına tarihe mal olabilecek ve nesl-i âtînin elinde mesned teşkil edecek -ki şimdiden etmeğe başladı- hususların aksettireceği lüzumsuz, ama tehlikeli neticeleri düşünüyoruz. Bu yüzden Hazret-i Üstâd’ın hayat safahâtının berrak, parlak, net ve sâfî cetvellerine mübalağalar ve yanlış iddialar küdûretinin karışmaması, karışdırılmaması, karışmışsa şimdiden temizlenmesi ve bundan sonra karıştırılmaya engel olma niyyeti, bu fakiri hiç ehil olmadığı halde harekete geçirmiştir... Ve Üstâd Bediüzzaman Hazretlerinin bir yaşından seksenaltı(*) yaşına kadar olan hayatının istikamet, nezahet, iffet ve mübalağalardan âriyet gibi yüksek vasıflarının ta’vizsiz cereyanının şeref ve izzetini olduğu gibi göstermek heyecanı bizi bu eseri yazmaya sevk etmiştir
Yükleniyor...