kaldıktan sonra, Mardin’e gelir. Mardin ulemâsı ilk başta onunla münazaraya kalkıştılarsa da ilzam etmeye muvaffak olamadılar. Bilâkis evlâdları yaşında bu gençte harikulâde ilmi bir isti’dat ve kudret müşahede edince kendilerine Üstâd kabul ettiler.

Bediüzzaman Mardin’de bulunduğu sıralarda, orada iki seyyahla karşılaştı. Bunlardan birisi şeyh Cemaleddin-i Efganî’nin talebesi: diğeri de, Sinûsiye tarikatına mensup bir zâttı. Bu iki seyyah vasıtasıyla Hem Cemaleddin-i Efganî’nin mesleğine, hem de Sinusiye tarikatının mahiyetine âşinalık peyda etti.

SİYASÎ AHVÂLLE İLGİLENMESİ



Bediüzzaman Hazretleri Mardin’de bir derece ahvâl-i âlem ve dünya siyasetiyle, hatta Osmanlı memleketindeki ikinci Meşrutiyyet inkılâbının mukaddemesi vesaire ile de meşgul olmaya başladı. Hayatının bu safhasını Münâzarât isimli bir eserinde, bir sual münasebetiyle şöyle anlatır:

“Cevab: İnkılâb’dan on altı sene evvel(42) Mardin cihetlerinde, beni Hakk’a irşad eden bir zâta rast geldim. Siyasetteki muktasıd mesleği bana gösterdi. Hem, ta o vakitte meşhur “Kemal”in(43) rü’yasıyla uyandım..”(44)

Bediüzzaman Mardin’e gelmesiyle birlikte, siyaset-i dünya ile, bilhassa Osmanlı idaresinde hürriyet için mücadele verenleri desteklemek sûretiyle içtimaî mes’elelerle de alâkadar olmaya başlamıştı. Bu yüzden Mardin’deki hayatı hadiseli geçiyordu. Hürriyet hakkındaki fikirlerini açık bir sürette pervasızca telkin ediyordu. Bazen Mardin’in sokaklarını geceleri dolaşmakta idi. Bir gece yine Mardin’in yamaçlı, eğri büğrü sokaklarını dolaşırken, bir devriye ile karşılaşmış, polis ve jandarmaların ortalarından vurarak geçmiş, bir polis rampadan aşağı yuvarlanmıştı. Hülasa: Bediüzzaman’ın Mardin hayatı hadiseli geçmekte idi.( * )

Yükleniyor...