Paşa’nın oğlu hemen kalkar, kendisine bol incir verir. Molla Said incirleri alırken:
- “Ne ise, bu defa da bu incirler onun hayat fıdyesi olsun” diyerek yerine döner.
Yine bir gün Molla Said, Paşa ile münakaşa ederken ona:
- “Yine mi zulme başladın! Artık seni öldüreceğim.” der. Fakat Paşa’nın kâtibi ortaya atılır, kavgayı önlerse de, Molla Said, Paşa’ya çok ağır hakaretlerde bulunur. Paşa bu tahkire dayanamıyarak, Molla Said’ i öldürmek kasdıyla üzerine hücum eder. Miran ağaları onu tutarak zabtederler. Bu defa Molla Said, mavzerini Mustafa Paşa’ya doğrultur. Fakat Paşa’nın oğlu Abdûlkerim Bediüzzaman’a yalvarır ve:
- O Rafızîdir, kimsenin sözünü dinlemez. Siz benim hatırım için buradan başka bir yere teşrif ediniz.!” diye rica eder.
EşKİYA ÇETELERİ İLE KARşILAşMASI
Bediüzzaman, Abdülkerim’ in sözünü kırmaz. Oradan ayrılır ve tek başına Bedevî Arapların meskeni(40) Berriyye çölüne dalar. Yolda Bedevı şakîlerine rast gelir. Bedevilerin silahları mızrak, Molla Said’inki mavzer olduğundan, şakîlere doğru bir iki el ateş eder. Yol kesiciler çekilir giderler. 0 da yoluna devam eder. Fakat ikinci bir defa kalabalık bir eşkiya çetesine rast gelir, etrafını sarar, çember içine alırlar.. Ve Molla Said’i tutarlar(41) Kendisini öldürmeye karar verdikleri sırada, içlerinden birisi onu tanır ve arkadaşlarına:
- “Ben bunu Miran aşireti içinde görmüştüm. Bu meşhur bir adamdır.” demesi üzerine, şakiler özür dileyerek serbest bırakırlar.. Ve “Nusaybin’e kadar korkulu yerlerde ona muhafızlık etmek üzere beraber gitmeyi” teklif ederler; fakat izzet-i nefsi ve vakarı bunların muhafızlıklarını reddederek yalnız başına yoluna devam eder, selâmetle Nusaybin’e ulaşmağa muvaffak olur. Burada bir kaç gün
- “Ne ise, bu defa da bu incirler onun hayat fıdyesi olsun” diyerek yerine döner.
Yine bir gün Molla Said, Paşa ile münakaşa ederken ona:
- “Yine mi zulme başladın! Artık seni öldüreceğim.” der. Fakat Paşa’nın kâtibi ortaya atılır, kavgayı önlerse de, Molla Said, Paşa’ya çok ağır hakaretlerde bulunur. Paşa bu tahkire dayanamıyarak, Molla Said’ i öldürmek kasdıyla üzerine hücum eder. Miran ağaları onu tutarak zabtederler. Bu defa Molla Said, mavzerini Mustafa Paşa’ya doğrultur. Fakat Paşa’nın oğlu Abdûlkerim Bediüzzaman’a yalvarır ve:
- O Rafızîdir, kimsenin sözünü dinlemez. Siz benim hatırım için buradan başka bir yere teşrif ediniz.!” diye rica eder.
EşKİYA ÇETELERİ İLE KARşILAşMASI
Bediüzzaman, Abdülkerim’ in sözünü kırmaz. Oradan ayrılır ve tek başına Bedevî Arapların meskeni(40) Berriyye çölüne dalar. Yolda Bedevı şakîlerine rast gelir. Bedevilerin silahları mızrak, Molla Said’inki mavzer olduğundan, şakîlere doğru bir iki el ateş eder. Yol kesiciler çekilir giderler. 0 da yoluna devam eder. Fakat ikinci bir defa kalabalık bir eşkiya çetesine rast gelir, etrafını sarar, çember içine alırlar.. Ve Molla Said’i tutarlar(41) Kendisini öldürmeye karar verdikleri sırada, içlerinden birisi onu tanır ve arkadaşlarına:
- “Ben bunu Miran aşireti içinde görmüştüm. Bu meşhur bir adamdır.” demesi üzerine, şakiler özür dileyerek serbest bırakırlar.. Ve “Nusaybin’e kadar korkulu yerlerde ona muhafızlık etmek üzere beraber gitmeyi” teklif ederler; fakat izzet-i nefsi ve vakarı bunların muhafızlıklarını reddederek yalnız başına yoluna devam eder, selâmetle Nusaybin’e ulaşmağa muvaffak olur. Burada bir kaç gün
Yükleniyor...