GARİP BİR VÂKI’A

Bir gün Bediüzzaman’la Mustafa Paşa at yarışına çıkarlar. Fakat Mustafa Paşa kasdî olarak ona en serkeş bir at hazırlanmasını gizlice te’min ettirir. Molla Said de o ata biner. Biraz dolaştırdıktan sonra, belli bir istikamete doğru koşturmak isterken, at başka bir istikamete doğru koşar. Molla Said, var gücüyle atı durdurmak istediyse de muvaffak olamaz. Nihayet o serseri at, çocukların oynadıkları bir yere gelir, Cezire ağalarından birisinin küçük oğluna çarpar. Çocuk atın ayakları altında çırpınmaya başlar. Bu esnada sağdan soldan adamlar çocuğun imdadına koşar, bakarlar ki; çocukta hareket yok, ölü gibi... Ağanın adamları ve hizmetçileri de hançerlerini çekerek öldürmek için Molla Said’in üstüne doğru yürürler. Bediüzzaman da hemen rovelverine el atar ve hücum eden adamlara:

- “Hakikata bakılırsa çocuğu Allah öldürmüş. Zahire bakılırsa at öldürdü. Sebebe de bakılırsa Keçel(38) Mustafa öldürdü. Çünki bu atı bana o verdi. Durunuz, ben gelip çocuğa bakayım, ölmüş ise, sonra harb ederiz” diyerek attan iner ve çocuğu kucağına alır bakar ki, hareketsiz ölü gibi... Hemen oradaki bir soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk da gülerek gözlerini açar. Bu acîb hadiseye şahid olan oradakiler hayrette kalırlar.(*)

Bediüzzaman bu hadiseden sonra, bir müddet daha Cezire’de kalır. Bir gün talebesi Molla Salih ile birlikte Bedevî Arapların meskeni bulunan “Berriye”(39) çölüne gider. Orada iken, Mustafa Paşa’nın yeniden zulme başladığı haberini duyar ve hemen kalkar gelir Paşa’ya... Evvelâ bazı nasihatlerde bulunduktan sonra, lâzım gelen sert ve ciddi tehdidi de yapar. Hatta o sıralarda bir gece artık onu öldürmeyi planlıyarak, geceleyin Paşa uykuya dalınca çadırının içine girer. Fakat Paşa’nın oğlu Abdülkerim Bey uyanır, Molla Said’i kendi çadırlarının içerisinde görünce:

- “Bu gece vakti burada ne arıyorsun,” diye sorar.

Molla Said:

- “Hiç..! Canım biraz incir istedi de..:”

Yükleniyor...