- “Seni hidayete getirmeye geldim. Ya zulmü terkedip, namazını kılacaksın.. veya seni öldüreceğim” der.
Molla Said’in bu tarz cevabından, Paşa büsbütün hiddetlenir, öfkesinden dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra, tekrar çadıra döner ve Molla Said’e sorusunu tekrarlar. Molla Said:
- “Sana söyledim ya.. onun için geldim” der.
Mustafa Paşa, çadırın direğine asılı bulunan kılıncına işaret ederek:
- Bu pis kılınçla mı? der.
Bediüzzaman:
- “Kılınç kesmez, el keser” cevabında bulunması üzerine, Paşa tekrar dışarı çıkarak biraz gezinir, gelir, der ki:
- Benim Cezire’de âlimlerim var.. Eğer hepsini ilzam edersen, dediğini yaparım. Yoksa seni nehre atarım, der.
Molla Said:
- Bütün ulemâyı ilzam etmek, benim haddim olmadığı gibi; beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ulemâya cevap verince, senden birşey isteyeceğim, o da mavzer tüfeğidir ki; şayet sözünde durmazsan seni onunla öldüreyim, der.
Bu muhavereden sonra, atlarla Cezire’ye doğru hareket ederler. Paşa yol boyunca Molla Said’le hiç konuşmaz. Nihayet Cezire’ye ulaşırlar. Dicle’nin karşı yakasında eski bir yolcu hanının bulunduğu mevki’e mahallî lisanda “Baney Haney” diye Cezirelilerce meşhur çimenliğe ulaşınca, Molla Said orada iner ve biraz uyur. Bir gözünü açar, ne baksın, Cezire’nin bütün meşhur âlimleri, ellerinde kitapları, etrafında halka tutmuş bekliyorlar. Merhabalaşma ve hoş-beşden sonra, çaylar gelir. Cezire âlimleri Bediüzzaman’ın sit ve şöhretini işittikleri için, mebhût ve hayran şekilde çaylarını unutarak Molla Said’in suallerine intizar etmekte idiler.
Molla Said ise, kendi çayını içtikten başka, dalgın-dalgın bekliyen bu hocalardan bir ikisinin bir iki bardak çaylarını da içer. Manzarayı seyreden Mustafa Paşa, âlimlerine:
- “Ben okumuş değilim. Fakat Molla Said’le münazarada mağlub olacağınızı şimdiden görüyorum. Çünki bakıyorum ki; siz hayran hayran düşünmekten çaylarınızı bile unuttunuz. Amma Molla Said, kendi çayını içtikten başka, sizin çaylarınızdan da iki üç bardak içti” der.
Çay faslı biter. Bediüzzaman, münazara için gelen âlimlerin telâş ve heyecanlarını teskin etmek maksadıyla biraz latife yaptıktan sonra, hocalara hitaben:
Molla Said’in bu tarz cevabından, Paşa büsbütün hiddetlenir, öfkesinden dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra, tekrar çadıra döner ve Molla Said’e sorusunu tekrarlar. Molla Said:
- “Sana söyledim ya.. onun için geldim” der.
Mustafa Paşa, çadırın direğine asılı bulunan kılıncına işaret ederek:
- Bu pis kılınçla mı? der.
Bediüzzaman:
- “Kılınç kesmez, el keser” cevabında bulunması üzerine, Paşa tekrar dışarı çıkarak biraz gezinir, gelir, der ki:
- Benim Cezire’de âlimlerim var.. Eğer hepsini ilzam edersen, dediğini yaparım. Yoksa seni nehre atarım, der.
Molla Said:
- Bütün ulemâyı ilzam etmek, benim haddim olmadığı gibi; beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ulemâya cevap verince, senden birşey isteyeceğim, o da mavzer tüfeğidir ki; şayet sözünde durmazsan seni onunla öldüreyim, der.
Bu muhavereden sonra, atlarla Cezire’ye doğru hareket ederler. Paşa yol boyunca Molla Said’le hiç konuşmaz. Nihayet Cezire’ye ulaşırlar. Dicle’nin karşı yakasında eski bir yolcu hanının bulunduğu mevki’e mahallî lisanda “Baney Haney” diye Cezirelilerce meşhur çimenliğe ulaşınca, Molla Said orada iner ve biraz uyur. Bir gözünü açar, ne baksın, Cezire’nin bütün meşhur âlimleri, ellerinde kitapları, etrafında halka tutmuş bekliyorlar. Merhabalaşma ve hoş-beşden sonra, çaylar gelir. Cezire âlimleri Bediüzzaman’ın sit ve şöhretini işittikleri için, mebhût ve hayran şekilde çaylarını unutarak Molla Said’in suallerine intizar etmekte idiler.
Molla Said ise, kendi çayını içtikten başka, dalgın-dalgın bekliyen bu hocalardan bir ikisinin bir iki bardak çaylarını da içer. Manzarayı seyreden Mustafa Paşa, âlimlerine:
- “Ben okumuş değilim. Fakat Molla Said’le münazarada mağlub olacağınızı şimdiden görüyorum. Çünki bakıyorum ki; siz hayran hayran düşünmekten çaylarınızı bile unuttunuz. Amma Molla Said, kendi çayını içtikten başka, sizin çaylarınızdan da iki üç bardak içti” der.
Çay faslı biter. Bediüzzaman, münazara için gelen âlimlerin telâş ve heyecanlarını teskin etmek maksadıyla biraz latife yaptıktan sonra, hocalara hitaben:
Yükleniyor...