- “Efendiler! Bendeniz vâ’detmişim, hiç kimseye sual sormam. Binâenaleyh, soracağınız sualleriniz varsa bekliyorum” der.

Bunun üzerine hocalar Bediüzzamân’a kırk kadar sual tevcih ederler. Bütün suallere cevab verdikten sonra, her nasılsa bir sualin cevabını sehven yanlış söylediği halde, âlimler onu da doğru telâkki etmişler. Meclis dağıldıktan sonra, Bediüzzaman bunu hatırlayarak hocaların arkasına düşer ve:

- Affedersiniz! Falanca sualin cevabını yanlış söylediğim halde, siz farkına varmadınız” der, cevabını tashih eder.

Bunun üzerine hocalar:

- “İşte bizi şimdi tam hakkıyla ilzam ettiniz!” i’tirafında bulunurlar. Bilâhare bu hocalardan(33) bazıları Bediüzzaman’dan ders almaya başlarlar.

Mustafa Paşa da söz verdiği şekilde Bediüzzaman’a bir mavzer tüfeğini hediye eder ve artık Bediüzzaman’ın sözünden çıkmaz olur.

Bediüzzaman bir seneye(34) yakın Cezire ve civarında kalır. Buralarda kaldığı günlerde kendisine talebelik edip dersini almış bir talebesinin bir hâtırasını burada kaydetmek yerinde olur.

MOLLAZÂDE’NİN ACÎB HÂTIRASI

Yaşça Bediüzzaman’dan bir sene büyük Cezire’nin Buhtî âşiretinden Fakirullah Mollazade ismindeki bir talebesi, ilmini bitirip icazetnamesini aldıktan sonra, Mardin’in Nusaybin kazasına gelmiş. Vaizlik ve müftülük vazifelerinde altmış sene kadar hizmet etmiştir. Bu zâtı ziyaret ettiğimiz zaman 1969 yaz ayları idi. Kızıltepeli Halil Bahadır ile birlikte evine gittik. Uzun bembeyaz sakallı, 96 yaşında bir nur topu gibi yatağında uzanmış idi. şuuru ve muhakemesi saat gibi idi. Kendimizi tanıtarak, Bediüzzaman ile olan hâtıralarını dinlemek için geldiğimizi söyleyince:

- “Evet, dedi. Ben Molla Said-i Meşhur’un çok kerametlerini gördüm. Fakat üzerinden çok uzun zaman geçtiği için teferruatını unutmuşum.. Ve devam ederek:

- “Ben de o zamanlar Cezire’de talebe idim. Tahsil yapıyordum. Münazara için giden âlimlerin içine ben de katıldım. Bediüzzaman, âlimleri ilzam ettikten sonra, ben kendisinden ayrılamadım. Yedi ay kadar beraber gezdim. Bana arasıra ders verirdi. Beni çok severdi. Çok lâtife ederdi. Bir gün bir lâtife esnasında bana dedi ki:


Yükleniyor...