“Eyyühel Aziz” hitabını seçmiştir. Mukadder ve nâmuayyen olduğundan elbetteki doğrudur, haktır.

Fakat bu fakir, düşündüm, madem ki mutlakiyet ve gaibiyetten bir derece malûmiyete çıkarmak caizdir. Öyle ise Üstadımızın kendi talebeleri olan Nur talebelerine bir ders olarak neşrettirdiği Mesnevîsinde de, diğer risalelerinde -hususan Mektubat ve lahikalarda- olduğu gibi, bütün hitabları “Kardeşim”, “Kardeşlerim” veya “Ey kardeş” şeklinde olsa güzel olur. Şu halde, Mesnevî’deki İ’lemle yapılan gayr-ı muayyen hitabları da -mutlak olanlarını- “Ey kardeş bil ki” veya “Bil ey kardeş, ey birader!” olarak Türkçe hitabî bir cümleyi i’lemlerden sonra yazmak, belki daha münasib olur diye düşündüm ve öyle yaptım. Kariînin nazarlarına arzediyorum.

Ve bir de tercümemiz, elinizdeki şu mütercem Mesnevî’de, Molla Abdülmecid Efendi’nin tercümesininkinden hayli ziyade parçalar ve mevzu’lar göreceksiniz. Hattâ teksirle neşredilmiş Arabî aslından da ziyade bazı cümleler, mevzular ve i’lemlere rastlıyacaksınız. Eğer o cümleler veya mevzu’lar, Arabî aslında da yok iseler, biliniz ki o ziyadelikler ya ilk Arabî matbu’ nüshalarındandır veya son yıllarda elimize geçen Üstadımızın kalemiyle musahhah bir elyazma nüshasıyla karşılaştırılmış ve ona göre tashih edilip eklenmiş mevzulardır. Bu zaidli ve musahhah nüsha fakirde mevcuttur, görülebilir.

NETİCE: Beni şu tercümeye sevkeden sâiklerden birkaçı, kısaca şunlardır:

1- Yukarıda da geçtiği gibi, merhum Molla Abdülmecid Efendi, kendi ifade ve ikrarıyla kaydettiği üzere, tercümesinde bir çok yerleri atlayıp tercüme etmemesi, bazı yerleri de gayet kısa bir meal-i mefhum ile alıp iktifa etmesidir. Bunun sebebi ise, o zat-ı mübarek ömrünün son yıllarında ihtiyarlık, musibetler ve saire gibi sebeplerden nâşi olsa gerektir. Ne sebeple olursa olsun, mezkûr kaziye vaki’dir ve bir gerçektir. Kitabın sonunda fihrist kısmında bu mevzuu etraflıca yazmak niyetindeyim.

2- Benim kendi şahsî hiss ve anlayışım itibariyle, öteden beri isterdim ki; Üstadımızın büyük bir hazine hükmündeki eserlerinin hepsini –çok mahrem olanlar hariç– olduğu gibi izhar edeyim. Umumî ve hususî, eski ve yeni bütün eserlerini zamanı geldikçe âleme neşretmek, benim

Yükleniyor...