(C.C.) mutîlere bir dâr-ı mükâfat ve âsilere bir dâr-ı mücazat hazırlamış.. Ve bunun için pek kuvvetli vaad ve şiddetli vaîdler etmiştir diye bildiriyorlar. Halbuki Zat-ı Zülcelal ise, va’dine hulfetmekle tezellül gösterip, zillete düşmekten mukaddes ve muallâdır. Ve vaîd-i Sübhanîsini yerine getirememekle, acze sukut etmekten muazzez ve müberradır. Bunun yanında bu mes’eleyi ihbar edenler ise enbiya, evliya ve asfiya olup, mütevatir bir keyfiyettedirler. Ve bunun gibi bir meselede ehl-i ihtisastırlar. Hem meslek, meşreb ve mezheblerinin birbirine muhalefetiyle beraber, şu mes’elenin ihbarında icma’ ile ittifak halindedirler. Ayrıca kâinat kitabı dahi kendi âyât-ı beyyinatıyla bunların bütün davalarını tasdik ve te’yid etmektedir.
İşte ey insan! Acaba senin yanında bu haber ve hadîsten daha doğru bir hadîs var mıdır? Ve bu haberden daha hakikatlı ve daha sağlam ve dürüst bir haberin bulunması mümkün müdür?
VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin mutasarrıf-ı zîşanı, şu dar ve muvakkat ruy-i zemin meydanında yevmî ve senevî, asrî ve dehrî icraatiyle her vakit o büyük ve geniş haşir meydanının misallerini izhar ediyor. Ve her zaman onun nümune ve işaretlerini gösteriyor. Eğer istersen, bahar haşrinde ihya-yı arz keyfiyetini teemmül et! Tâ ki, altı gün zarfında üçyüzbine yakın haşir ve neşirleri kemal-i intizam içinde müşahede edesin. Hem tâ hayvan, ağaç ve nebatat emvatı yeryüzü sahifesinde gayet karışıklık ve iştibak içinde mütedahil bir vaziyette serpilmiş iken, birden bire kemal-i imtiyaz ve teşhis ile fasl-ı baharda vazifelerinin başına geldiklerini bilmüşahede göresin.
İşte bu işleri yapan zata, nasıl bir şey ağır gelebilir. Ve nasıl semavat ve arzı altı günde halkedemesin? Ve nasıl insanların haşirleri ona bir ân-ı seyyale gibi âsân olmasın?
Evet bir zat ki, hurufları bozulmuş olan üçyüzbin kitabı bir tek sahifede beraberce sehivsiz, yanlışsız, karıştırmadan te’lif edip yazarsa, -ki evvelâ kendisi onu te’lif etmiş, sonra imha etmiş olduğu kitabının- ikinci defa bir suretini yeniden hâfızasından yazmağa nasıl âciz kalabilir?
İşte ey insan! Acaba senin yanında bu haber ve hadîsten daha doğru bir hadîs var mıdır? Ve bu haberden daha hakikatlı ve daha sağlam ve dürüst bir haberin bulunması mümkün müdür?
VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin mutasarrıf-ı zîşanı, şu dar ve muvakkat ruy-i zemin meydanında yevmî ve senevî, asrî ve dehrî icraatiyle her vakit o büyük ve geniş haşir meydanının misallerini izhar ediyor. Ve her zaman onun nümune ve işaretlerini gösteriyor. Eğer istersen, bahar haşrinde ihya-yı arz keyfiyetini teemmül et! Tâ ki, altı gün zarfında üçyüzbine yakın haşir ve neşirleri kemal-i intizam içinde müşahede edesin. Hem tâ hayvan, ağaç ve nebatat emvatı yeryüzü sahifesinde gayet karışıklık ve iştibak içinde mütedahil bir vaziyette serpilmiş iken, birden bire kemal-i imtiyaz ve teşhis ile fasl-ı baharda vazifelerinin başına geldiklerini bilmüşahede göresin.
İşte bu işleri yapan zata, nasıl bir şey ağır gelebilir. Ve nasıl semavat ve arzı altı günde halkedemesin? Ve nasıl insanların haşirleri ona bir ân-ı seyyale gibi âsân olmasın?
Evet bir zat ki, hurufları bozulmuş olan üçyüzbin kitabı bir tek sahifede beraberce sehivsiz, yanlışsız, karıştırmadan te’lif edip yazarsa, -ki evvelâ kendisi onu te’lif etmiş, sonra imha etmiş olduğu kitabının- ikinci defa bir suretini yeniden hâfızasından yazmağa nasıl âciz kalabilir?
Yükleniyor...