vazifedar masnu’ların gelip konmaları için bir ihzarattır. Ve gafil sarhoşları gafletlerden uyandıran tenbihât ve ikazâttır. Hem dahi bilmeli ki; (1) bu âlemin Sani-i Zülcelalinin başka ve diğer bir âlemi olup, ibadını ona sevkediyor ve oraya teşvik ediyor. Hem o Melik-i Âdil, onlara öyle bir âlem, bir saadet hazırlamış ki; ne göz görmüş, ne kulak işitmiş ve ne de kalb-i beşere hutur etmiştir..(Amenna!)

VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin mutasarrıfının, âlemde cereyan eden küçük-büyük hiçbir şey bırakmadan “Kitab-ı Mübin” defterlerinde yazıp kayd ve hıfzeden bir hafîziyet-i tammesi vardır. Evet “Kitab-ı Mübin”in bablarından birisi, âlemde görünen “nizam” ve “mizan” hakikatlarıdır. Çünkü görüyoruz ki; her şey vazifesi bitip, ömrü sona ermesiyle ve âlem-i şehadetteki vücuddan gitmesi ile, onun Fâtırı onun bir çok suretlerini elvah-ı mahfuzada tesbit ediyor ve onun ekser tarih-i hayatını onun netaici olan meyve ve tohumlarında nakşediyor ve âlem-i gayb ve şehadetin bir çok ayinelerinde ibka ediyor. Hattâ eşyadan bir çoğu var ki, kendi etrafında bulunan diğer eşyanın cereyan-ı muamelelerinin suretini alıp zabtetmek için âdeta vazifedardır.

Eğer istersen beşerin hâfızasına, ağacın semeresine, meyvenin nüvesine, çiçeğin tohumuna bak. Tâ ki, hıfz ve hafîziyetin azametli kanununun ihatasını fehmedesin. Hattâ bu hafîziyet kanunu, eşya-yı seyyale-i zâilede dahi görünmektedir. Buna göre, âlem-i gayb ve âhirette semere verecek olan mühim umûrlarda, bu kanun-u hafîziyetin ne derece kuvvetli olduğunu kıyaset! İşte şu muhafaza-i tammeden anlaşılıyor ki; bu mevcudatın sahibi gayet büyük bir ehemmiyetle mülkünde cereyan eden her şeyin muamelatını zabtediyor. Hem vazife-i hâkimiyetinde nihayet dikkatli olduğu ve saltanat-ı rububiyetinde tam bir intizamı takib ettiği görünmektedir. Öyle ki, en edna bir hâdiseyi ve cüz’î, ehven bir ameli ve çok az bir hizmeti de yazar ve yazdırıyor. Ve emr-i tekvinîsi ile mülkünde cereyan eden bütün herşeyin suretlerinin alınmasını ve bütün fiil ve amellerin hıfzedilmesini ve ettirilmesini emir ediyor… İşte şu hafîziyet ise, bir muhasebeye işaret ediyor, belki tasrih ediyor ve belki öyle bir muhasebeyi istilzam ediyor. Hele bilhassa ekrem ve eşref-i

____________________________________

(1) Temsilin başındaki “Edna bir şuuru olan.. ilh.” cümlesine, buradaki tercümede “Hem dahi bilmelidir ki” cümlesi atıftır. (Mütercim)

Yükleniyor...