güneşe karşı cilvelenen kabarcıklarin zevâlinden daim ağlamaktadır. Her bir kabarcık zevâle erdikçe, onun üzerine aglamasını tazeliyor. Zanneder ki; kabarcığın içinde tebessüm eden güneşçiğin intifası, o kabarcığın zevâl ve tahavvülüne bağlıdır… İşte aynen bu temsil gibi, sen dahi dünya denizinin sahilinde oturmuş, zicemâl ve zîhüsün olan ehl-i kemâlin ufûllerine; hem ni’met semeratının vakt-i muayyenesi gelince de, zevâle ermelerine müteellimane ağlıyorsun, gafletle zu'mediyorsun ki; o cemâller, o zîcemâllerin kendi mülkü ve o semereler de ağacının malı iken, tesadüf fırtınaları, mülk ve mallarını onlardan gasbederek ademlerin zulümatına atmaktadır.)
25 - ZERRE :
Zerre Risalesi, üç parçadan ibaret olup, mecmuu bir medhal ve kırküç adet i'lemler ve bir hatimeyi ihtiva eder. Bütün bu i'lemler ayrı ayrı ilimlerin mevzuuna birer işarettirler. Bunlar hey'et-i mecmua itibariyle terbiye-i nefs, tasaffi-i kalb, tenevvür-ü ruh ve letâif, ikna-i akil ve nazar gibi gaye-i insaniyet ve fariza-i zimmet olan ubudiyet-i insaniyenin yolunu tenvir eden birer rehber ve rehnümadırlar. Hem îman ve ahlakıyatı ve vesveselerin izalesini ve insandaki teşahhusat-ı vechiyenin hikmetini beyan eden i'lemler, bu Risalenin münderecatındandırlar.
Bir i'leminde :
وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاةِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ
âyetinde, zikredilen semavat ve arzın hilkatı ve beşerin lisan ve renklerinin ihtilâfı, Cenab-ı Halik-ı zülcelalin ayetlerinden olduğunun hakikatını gayet güzel bir tarzda beyan ediyor. Şöyle: (Ey insan! Senin yüzün, geçmiş ve gelecek bütün efrad-ı insaniye adedince alâmet-i farıkaları tazammun etmektedir. Hatta belki gayr-i mütenahî efrad dahi bulunsa idi, yine seni bütün onların herbirisinden ayıracak -ecza-i vechin erkânında tevafuk ile beraber- alâmetlere rastlanacaktı... Evet insan ve hayvan efradının esasat-ı azadaki tevafukları, bilbedahe delâlet eder ki; onların sanii vahiddir, ehaddir. Fakat taayyünat ve teşahhusat-ı
25 - ZERRE :
Zerre Risalesi, üç parçadan ibaret olup, mecmuu bir medhal ve kırküç adet i'lemler ve bir hatimeyi ihtiva eder. Bütün bu i'lemler ayrı ayrı ilimlerin mevzuuna birer işarettirler. Bunlar hey'et-i mecmua itibariyle terbiye-i nefs, tasaffi-i kalb, tenevvür-ü ruh ve letâif, ikna-i akil ve nazar gibi gaye-i insaniyet ve fariza-i zimmet olan ubudiyet-i insaniyenin yolunu tenvir eden birer rehber ve rehnümadırlar. Hem îman ve ahlakıyatı ve vesveselerin izalesini ve insandaki teşahhusat-ı vechiyenin hikmetini beyan eden i'lemler, bu Risalenin münderecatındandırlar.
Bir i'leminde :
وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاةِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ
âyetinde, zikredilen semavat ve arzın hilkatı ve beşerin lisan ve renklerinin ihtilâfı, Cenab-ı Halik-ı zülcelalin ayetlerinden olduğunun hakikatını gayet güzel bir tarzda beyan ediyor. Şöyle: (Ey insan! Senin yüzün, geçmiş ve gelecek bütün efrad-ı insaniye adedince alâmet-i farıkaları tazammun etmektedir. Hatta belki gayr-i mütenahî efrad dahi bulunsa idi, yine seni bütün onların herbirisinden ayıracak -ecza-i vechin erkânında tevafuk ile beraber- alâmetlere rastlanacaktı... Evet insan ve hayvan efradının esasat-ı azadaki tevafukları, bilbedahe delâlet eder ki; onların sanii vahiddir, ehaddir. Fakat taayyünat ve teşahhusat-ı
Yükleniyor...