erişmesini iktiza etti. Şübhesiz ki; insanın seciye ve seviyesine vaz’-i yed etmemiş, (El koymamış) meyil ve arzularını da kayıd altına almamış, ahlâkına sed çekmemiştir. Belki istediği tarafa gitmesi için serbest bırakmıştır. Bunun içindir ki; beşere yakınlık uzaklıkça sıhhat ve fesadça mütefavit pek çok yollar açılmıştır. Buna binaen, seciyeleri güzel, ukul-ü selime sahibleri hakka doğru yürüdükleri zaman, mesleklerini aşağı tabakalara da ta’mim etmek için, bâtıl ve dalalete düşmemek için, şartlar adıyla bazı alâmat-ı ihtiraz koymuşlardır.

İşte buna binaendir ki; mantık, kuvve-i fikriye ve akliyeyi doğru yollara sevketmek için bazı şartlar vaz’ etmiştir ki, o şartların vücudu ile sıhhate, fukdanı ile de fesada delâlet eder.

***


اِعْلَمْو اِنَّ فِي الْعَالَمِ اِخْتِلَافًا وَ تَغَيُّرًاصصص الخ

Hazret-i Üstad şu i’lemde şöyle emretmiştir: Âlemde göze çarpan semeredar büyük üç esas vardır:

1- Âlemdeki ihtilaftır ki, bu ihtilaf ise; hakaik-ı hakikiyeden çok hem pek çok ziyade hakaik-ı nisbiyeyi izhar etmektedir. Yani bu ihtilaftan; hakaik-ı nisbiyeden olan küçüklük, büyüklük, güzellik, çirkinlik, âlimlik, câhillik gibi hakaik-ı nisbiye doğar. Ve bu hakaikten hırs ve rekabet hisleri meydana gelir. Hırs ve rekabet hisleri de, maddî ve manevî beşer terakkiyatına menşe’dir. Ve daha bunlara benzer ihtilafın çok büyük, azîm vak’alara sahib olmasındandır ki; ona olan riayet, bazı cüz’î ve dağınık şerlerin vücuduna fetva vermiş. Çünkü o az olan kubh olmasaydı, pek çok mehasinin güzellikleri zuhur etmeyecekti.

2- Tagayyürdür ki, o hakaik-ı nisbiyeyi daha da çoğaltmıştır.

3- Nizamdır ki, hakaik-ı nisbiyeyi silsilelendirmiş ve kanunlaştırmıştır. Ve o nisbetlerin timsalleri ise, kâinatta cereyan eden kaziyelerdir. Bu ise kader-i İlahînin tefasili olan kazasının parçalarıdır.

***


Yükleniyor...