اِعْلَمْو اِنَّ الْقَضِيَّةَ الْكُلِّيَّةَ فَذْلَكَةُ قَضَايَا ضِمْنِيَّةٍصصص الخ

Hazret-i Üstad (R.A.) şu i’lemde şöyle emretmiştir ki; her küllî kaziye, mevzuunun efradı ve teşrihatı adedince kazayayı tazammun eden bir fezlekedir. Ve iki kaziyeden teşekkül eden şekl-i evvelin müntic olabilmesi için (Üstadın arabî asılda zikrettiği gibi) yedi kayıtlarda da her iki kaziyenin muhtevi olması lâzımdır. Meselâ suğra denilen birinci kaziyede nazara alınan ayn-ı kayıd, kübra denilen ikinci kaziyede de alınmalıdır. Aksi takdirde müntic olamaz.

اِعْلَمْو اِنَّ فِي بُحْبُوحَةِ فِطْرَةِ اْلاِنْسَانِصصص الخ

Hazret-i Üstad, şu i’lemde şöyle emretmiştir ki; insanın fıtratının merkezinde beş dallı ve dilli bir ihtiyaç şeceresi vardır ki; beş sual ile, şu boşluğu dolduran hâdiselere karşı mukabelede bulunmaktadır. Ve onlarda cereyan eden vukuatlara seslenmekte ve kâinata nida etmektedir. O suallerin en mümtazı

خهزح لةفزحخط تهşخ يüضüۛüحف ذ لşك زطتو صفخحخ حزصمخك زهخهزفلممتقتك زشزحتثخض سزش فıح مَا

مَا

ile sual ediyor.

İkincisi de: Mebadi-i tasdikiyeyi ilim içinde tedvin eden şu hükümler ne içindir? diye

لِمَه

ile soruyor. O zaman hikmet, kâinat lisanıyla ve hikmetin mukaddimesi olan mantık ile, birinci suali tariflerle, ikinci suali de delil ve bürhanlarla cevablandırır.

***


اِعْلَمْو لَمَّا اِقْتَضَتِ الْعِنَايَةُ اْلاِلٰهِيَّةُ تَرَقِّيَ الْبَشَرِ وَ اِسْتِكْمَالَهُصصص الخ

Hazret-i Üstad, bu i’lemde şöyle emrediyor: Yani vakta ki, inayet-i İlahiye, insanın terakkisini ve mücahede ile istikmalini ve hadd-i kemale

Yükleniyor...