ittiba-i sünnette muvaffak ede. Tâ, onun ömr-ü fanîsi bakî semereler versin.
Ve hasaret ve helaket o adama olsun ki; Allah onu hızlana uğratıp heva-i nefsine mütabaat içinde, hevasını kendisine ilah ittihaz edip, bütün ömrü heva ve ameli heba ola!..
اَللّٰهُمَّ وَفِّقْنَا لِمَرْضَاتِكَ وَالْعَمَلُ بِكِتَابِكَ وَبِسُنَّةِ نَبِيِّكَ آمِينَ
***
اِعْلَمْ
Bil ey birader! Nasılki insanların bazıları, bazı hayvanların harekâtını tanzime nazır olup çobanlık eder. Ve onları bir nevi himaye ve muhafaza eder. Bazı insanlar da, bir kısım hububatın ekilmesini tanzim ve bir nevi tertibini sağlayıp onlara nezaretle çiftçilik eder.
Aynen öyle de: Bazı melaikeler vardır ki, hayvanatın bir nev’ine çoban olup, yeryüzü mer’asında onların harekâtını tanzim ederler. Fakat melaikenin nezareti, insanınki gibi değildir. Belki onların nezaret ve çobanlığı ise, sırf ve yalnız Allah hesabınadır. Ve onun ismi ve havl ve emriyledir. Belki de onların nezareti, yalnız tecelliyat-ı Rububiyeti o nev’de müşahede etmek ve kudret ve rahmetin cilvelerini onda mütalaa etmek ve evamir-i İlahiyeyi o nev’e ilham edip, o nev’in ef’al-i ihtiyariyesini bir nevi tanzim etmekten ibarettir.
Melaikelerin bir kısmı da, nebatattan bir nev’e nâzır olup, ruy-i zemin tarlasında Allah’ın izniyle, emriyle, ismiyle ve havliyle o nev’in intişarına müekkeldir. Belki de onun bu nezareti o nebatın tesbihat ve tahiyyatını Fâtırının barigahında temsil ve ilan etmekle beraber, o nev’e mevhub olan cihazları hüsn-ü istimal etmeleri için bir nevi tanzim ile himaye etmektir.
Demek melaikenin hizmeti, hakikî bir tasarruf değil, belki bir nevi kesbdir. Zira herşeyde Hâlık-ı Küll-ü Şey’e mahsus bir sikke vardır; Ve o şeyde başkasının müdahelesine mecal yoktur. Hem melaikenin o hizmeti, insanınki gibi âdetleri olmayıp, ubudiyet ve ibadetleridir.
İşte Rezzakiyet arşının hamelesi olan Mikail’in (A.S.) yeryüzü tarlasındaki nebatât ecnasına olan nezareti de, onun ubudiyetidir. Hem
Ve hasaret ve helaket o adama olsun ki; Allah onu hızlana uğratıp heva-i nefsine mütabaat içinde, hevasını kendisine ilah ittihaz edip, bütün ömrü heva ve ameli heba ola!..
اَللّٰهُمَّ وَفِّقْنَا لِمَرْضَاتِكَ وَالْعَمَلُ بِكِتَابِكَ وَبِسُنَّةِ نَبِيِّكَ آمِينَ
اِعْلَمْ
Bil ey birader! Nasılki insanların bazıları, bazı hayvanların harekâtını tanzime nazır olup çobanlık eder. Ve onları bir nevi himaye ve muhafaza eder. Bazı insanlar da, bir kısım hububatın ekilmesini tanzim ve bir nevi tertibini sağlayıp onlara nezaretle çiftçilik eder.
Aynen öyle de: Bazı melaikeler vardır ki, hayvanatın bir nev’ine çoban olup, yeryüzü mer’asında onların harekâtını tanzim ederler. Fakat melaikenin nezareti, insanınki gibi değildir. Belki onların nezaret ve çobanlığı ise, sırf ve yalnız Allah hesabınadır. Ve onun ismi ve havl ve emriyledir. Belki de onların nezareti, yalnız tecelliyat-ı Rububiyeti o nev’de müşahede etmek ve kudret ve rahmetin cilvelerini onda mütalaa etmek ve evamir-i İlahiyeyi o nev’e ilham edip, o nev’in ef’al-i ihtiyariyesini bir nevi tanzim etmekten ibarettir.
Melaikelerin bir kısmı da, nebatattan bir nev’e nâzır olup, ruy-i zemin tarlasında Allah’ın izniyle, emriyle, ismiyle ve havliyle o nev’in intişarına müekkeldir. Belki de onun bu nezareti o nebatın tesbihat ve tahiyyatını Fâtırının barigahında temsil ve ilan etmekle beraber, o nev’e mevhub olan cihazları hüsn-ü istimal etmeleri için bir nevi tanzim ile himaye etmektir.
Demek melaikenin hizmeti, hakikî bir tasarruf değil, belki bir nevi kesbdir. Zira herşeyde Hâlık-ı Küll-ü Şey’e mahsus bir sikke vardır; Ve o şeyde başkasının müdahelesine mecal yoktur. Hem melaikenin o hizmeti, insanınki gibi âdetleri olmayıp, ubudiyet ve ibadetleridir.
İşte Rezzakiyet arşının hamelesi olan Mikail’in (A.S.) yeryüzü tarlasındaki nebatât ecnasına olan nezareti de, onun ubudiyetidir. Hem
Yükleniyor...