اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hayvanın dünyaya gelişiyle beraber, onun hayatına müteallık amelî ilimdeki kemal-i zekâvet ve mahareti gösteriyor ki; onun dünyaya gönderilmesi sadece taammül içindir, yani amel etmektir. Yoksa taallüm ile tekemmül etmek için değildir.
Amma insan ise, dünyaya çıkarıldığı anda, onun herşeye karşı cehalet ve aczinden ve bütün ömründe bütün metalibine karşı taallüme muhtaç oluşundan anlaşılıyor ki; onun dünyaya gönderilmesi, yalnız bir amel etmekle mükellef olmayıp, belki taallüm ve taabbüdle tekâmül etmek için gönderilmiştir. Şu halde onun en başta gelen matlub ameli; Cenab-ı Hakk’ın ona müsahhar etmiş olduğu nebatat ve hayvanatın amellerini tanzim etmek; Ve rahmet kanunlarından anlayıp istifade etmek; Ve nihayetsiz za’f ve acziyle, fakr ve ihtiyacıyla beraber şu mevcudatı ona müsahhar eden Allah’a dua ve iltica ve sual ve tazarru’ ile kulluk etmektir.
Amma onun en makbul ilmi ise, onu mükerrem bir mahluk olarak halkeden ve bir çok eşyayı ona müsahhar eden ve onu ibadet ve saadete müheyya bir surette techiz eden Cenab-ı Kerim-i Rahim’in marifetini; kâinatın hikmetini öğrenmekle kesbetmek, yani kâinat Hâlıkının marifetini, -esma ve sıfatıyla- celal, cemal ve kemalinin marifetini bir cihette intaç eden hikmet-i kâinatı taallüm etmektir.
İşte bu cihetten maada olan kâinata ait ilim ve hikmetler, ya malayaniyatır veyahut dalaletlerdir.
اَللّٰهُمَّ اجْعَلْنَا عَبِيدًا فِي كُلِّ مَقَامٍ قَاءِمِينَ بِعُبُودِيَّتِكَ
مُتَضَرِّعِينَ لِاُلُوهِيَّتِكَ مَشْغُولِينَ بِمَعْرِفَتِكَ
***
Ey kardeş bil ki! Hayvanın dünyaya gelişiyle beraber, onun hayatına müteallık amelî ilimdeki kemal-i zekâvet ve mahareti gösteriyor ki; onun dünyaya gönderilmesi sadece taammül içindir, yani amel etmektir. Yoksa taallüm ile tekemmül etmek için değildir.
Amma insan ise, dünyaya çıkarıldığı anda, onun herşeye karşı cehalet ve aczinden ve bütün ömründe bütün metalibine karşı taallüme muhtaç oluşundan anlaşılıyor ki; onun dünyaya gönderilmesi, yalnız bir amel etmekle mükellef olmayıp, belki taallüm ve taabbüdle tekâmül etmek için gönderilmiştir. Şu halde onun en başta gelen matlub ameli; Cenab-ı Hakk’ın ona müsahhar etmiş olduğu nebatat ve hayvanatın amellerini tanzim etmek; Ve rahmet kanunlarından anlayıp istifade etmek; Ve nihayetsiz za’f ve acziyle, fakr ve ihtiyacıyla beraber şu mevcudatı ona müsahhar eden Allah’a dua ve iltica ve sual ve tazarru’ ile kulluk etmektir.
Amma onun en makbul ilmi ise, onu mükerrem bir mahluk olarak halkeden ve bir çok eşyayı ona müsahhar eden ve onu ibadet ve saadete müheyya bir surette techiz eden Cenab-ı Kerim-i Rahim’in marifetini; kâinatın hikmetini öğrenmekle kesbetmek, yani kâinat Hâlıkının marifetini, -esma ve sıfatıyla- celal, cemal ve kemalinin marifetini bir cihette intaç eden hikmet-i kâinatı taallüm etmektir.
İşte bu cihetten maada olan kâinata ait ilim ve hikmetler, ya malayaniyatır veyahut dalaletlerdir.
اَللّٰهُمَّ اجْعَلْنَا عَبِيدًا فِي كُلِّ مَقَامٍ قَاءِمِينَ بِعُبُودِيَّتِكَ
مُتَضَرِّعِينَ لِاُلُوهِيَّتِكَ مَشْغُولِينَ بِمَعْرِفَتِكَ
Yükleniyor...