istimal ediyor. O amî hizmetkârlar, amellerine ne gibi âlî, küllî gayeler terettüb ettiğini bilmezler. Hattâ bazıları tevehhüm eder ki, bunların nefislerine ait cüz’î ücret ve maaşlarından gayrı, amellerinde başka bir gaye yoktur.

Üçüncü sınıf ameleler: O melikin bazı hayvanlarıdır ki, onları istihdam eder. Bunların bir yemden başka ve istidadları nisbetinde nefs-i amellerinden aldıkları bir telezzüzden maada birşeyleri yoktur. İstidadların kuvveden fiile çıkması bir lezzet-i umumiye olduğu malûmdur.

Dördüncü nevi ameleler: Öyle amelelerdir ki, neye çalıştıklarını ve amellerine ne gibi gayeler terettüb ettiğini ve sair ameleler neye ve niçin çalıştıklarını; ve o melikin bu kasrın inşasından ve bu amelelerin hizmetlerinden gaye ve maksadı ne olduğunu biliyorlar. Şu halde bu dördüncü sınıf amelelerin sair ameleler üzerinde bir tefevvuku, bir riyasetleri vardır. Hem rütbelerinin derecatına göre, mütefavit maaşlara sahibdirler.

İşte aynen bu temsil gibi; semavat ve arzın padişah-ı zülcelali ve kasr-ı kâinatın bâni-i zülkemali dahi saray-ı kâinatta başta melaikeleri, sonra hayvanatı, sonra cemadat ve nebatatı, sonra insanları istihdam ile kendisine ibadet ettiriyor. Bu ise, herhangi bir ihtiyaçtan değil, çünkü bunları yaratan odur. Hem onun mülkünde kendi namlarına ve kendi başlarına te’sir-i hakikî sahibi olarak çalışmıyorlar. Belki izzet ve azamet ve şuûnat-ı rububiyet ve saire hikmetler içindir.

Amma melaikeler ise; onların mücahede ile terakki etmeleri diye birşeyleri yoktur. Belki onların herbirisinin malûm ve sabit bir makamı vardır. Fakat onların kendi nefs-i amellerinde bir zevk-i mahsusları ve nefs-i ibadetlerinde -derecelerine göre- bir füyuzatları vardır. Demek onların hizmetlerinin mükâfatı, aynı hizmetleri içinde münderiçtir. İnsan su ile, hava ile, ziya ile, gıda ile tagaddi edip mütelezziz olduğu gibi; melaikeler dahi zikir, tesbih, ibadet, marifet ve muhabbetin envarıyla tagaddi edip tena’um ediyorlar. Çünkü melaikeler, nurdan mahluk oldukları için, gıdalarına revaih-i tayyibe gibi nur ve nuranî şeyler kâfidir. Hem meleklerin kendi ma’budlarının emriyle yaptıkları fiillerinde; ve onun hesabıyla işledikleri amellerinde; ve onun namıyla ettikleri hizmetlerinde; ve onun nazarıyla yaptıkları nezaretlerinde; ve ona

Yükleniyor...