Hakîmlerini tavsif ile ona hâmidane tesbihat yaparlar. Zira bunların şu mezkûr tavırlarından anlaşılıyor ki; bunlar Fâtırlarının evsafını tavsif, esmasını tarif ettikleri gibi; bu esmar ve ezhar denilen kelimat dahi o Fâtırın mahlukata, bilhassa insanlara karşı taarrüf ve teveddüdünü tefsir ediyorlar.
Evet bitkilerden sünbüllerin sivri uçlarının lütufbahşa bir tarzda çıkışları; ve çiçeklerin gözleri hükmünde olan iç kapakları şirin damlacıklar akıtması gösteriyor ki; bunlar bir Fâtır-ı Hakîm’in celevat-ı rahmetinin katre ve reşhalarıdır ki, âdeta gayb perdesinden zâhire çıkarak kendini ibadına esmasıyla sevdirmek ve mahlukatına evsafıyla tanıttırmak irade ettiğini gösteriyor.
حَتَّي كَاَنَّ الشَّجَرَ الْمُزَهَّرَةَ قَصِيدَةٌ مَنْظُومَةٌ مُحَرَّرَةٌ اَوْ فَتَحَتْ بِكَثْرَةٌٍ
عُيُونَهَا الْمُبَصَّرَةَ وَزَيَّنَتْ لِعِيدِهَا اَعْضَاءَهَا الْمُخَضَّرَة لِيَشْهَدَ
سُلْطَانُهَا آثَارَهَا الْمُنَوَّرَةَ وَ تُشْهِرَ فِي الْمَحْضَرِ مُرَصَّعَاةِ الْجَوْهَرِ
لِتُعْرِضَ لِلنَّظَرِ كَالْعَسْكَرِ الْمُظَفَّرِ
وَ تُعْلِنَ لِلْبَشَرِ حِكْمَةَ خَلْقِ الشَّجَرِ بِكَنْزِهَا الْمُدَخَّرِ مِنْ جُودِ رَبِّ الثَّمَرِ
سُبْحَانَهُ مَا اَحْسَنَ اِحْسَانَهُ مَا اَزْيَنَ بُرْهَانَهُ مَا اَبْيَنَ تِبْيَانَهُ
مِنْ بَارِيٍء مُصَوِّرٍ مِنْ خَالِقٍ مُقَدِّرٍ مِنْ فَاطِرٍ مُنَوِّرٍ
Evet bitkilerden sünbüllerin sivri uçlarının lütufbahşa bir tarzda çıkışları; ve çiçeklerin gözleri hükmünde olan iç kapakları şirin damlacıklar akıtması gösteriyor ki; bunlar bir Fâtır-ı Hakîm’in celevat-ı rahmetinin katre ve reşhalarıdır ki, âdeta gayb perdesinden zâhire çıkarak kendini ibadına esmasıyla sevdirmek ve mahlukatına evsafıyla tanıttırmak irade ettiğini gösteriyor.
حَتَّي كَاَنَّ الشَّجَرَ الْمُزَهَّرَةَ قَصِيدَةٌ مَنْظُومَةٌ مُحَرَّرَةٌ اَوْ فَتَحَتْ بِكَثْرَةٌٍ
عُيُونَهَا الْمُبَصَّرَةَ وَزَيَّنَتْ لِعِيدِهَا اَعْضَاءَهَا الْمُخَضَّرَة لِيَشْهَدَ
سُلْطَانُهَا آثَارَهَا الْمُنَوَّرَةَ وَ تُشْهِرَ فِي الْمَحْضَرِ مُرَصَّعَاةِ الْجَوْهَرِ
لِتُعْرِضَ لِلنَّظَرِ كَالْعَسْكَرِ الْمُظَفَّرِ
وَ تُعْلِنَ لِلْبَشَرِ حِكْمَةَ خَلْقِ الشَّجَرِ بِكَنْزِهَا الْمُدَخَّرِ مِنْ جُودِ رَبِّ الثَّمَرِ
سُبْحَانَهُ مَا اَحْسَنَ اِحْسَانَهُ مَا اَزْيَنَ بُرْهَانَهُ مَا اَبْيَنَ تِبْيَانَهُ
مِنْ بَارِيٍء مُصَوِّرٍ مِنْ خَالِقٍ مُقَدِّرٍ مِنْ فَاطِرٍ مُنَوِّرٍ
Yükleniyor...