rahimaneye sahib olsa, elbette o şefkat, pek kat’î ve yakınî olarak iktiza eder ki: kendisinin en makbul bir abdinden en büyük bir hacetini is’af etsin. Hele bilhassa o hacet, bir hacet-i amme olursa.. ve hususan o hacetin talebinde o sultanın makbulü olan abdin tazarruatına umum halk iştirak etmiş ise! Halbuki bu haceti ifa etmek, ona gayet rahat ve çok kolaydır.
VE LÂSİYYEMÂ: O sultanın icraatından nihayet ihtişam içinde bir saltanatın âsârı görünmektedir. Halbuki görünen odur ki, onun raiyeti hergün dolup boşanan bir misafirhanede muvakkaten toplanmışlar. Ve her vakit değişen bir meydan-ı imtihanda hazır bekliyorlar. Ve o melikin garaib-i san’atının enmuzeclerini ve ihsanatının nümunelerini teşkil için muvakkaten açılan bir meşhergâhında az bir zaman duruyorlar. Ve şu meşher ise, her zaman tahavvül ediyor.
İşte bizzarure şu hal iktiza eder ki, şu misafirhane ve meydan ve meşherlerin arkasında ve bunlar kapandıktan sonra, şuradaki aldatıcı nümunelerin en güzel asıllarıyla dolu daimî kasırlar, müstemir meskenler, açık kapılı hazineler bulunsun.
VE LÂSİYYEMÂ: O melik-i zîşan, vazife-i hâkimiyetinde, nihayet dikkat içinde en az bir hizmeti, en ehven bir ameli, en edna bir haceti yazar ve yazdırırsa; ve mülkünde cereyan eden bütün herşeyin suretlerinin alınmasını ve her amel ve fiilin muhafaza edilmesini emretmiş olsa; elbette anlaşılır ki; şu hıfz ve hafîziyet ise, şeksiz bir muhasebeyi; bilhassa raiyetinin büyüklerinden sudûr eden büyük amelleri için bizzarure küllî bir muhasebeyi iktiza eder.
VE LÂSİYYEMÂ: O melik-i zülcelal, mükerreren ibadının taltif ve tecziyeleri hususunda vaad ve vaîdlerde bulunmuş ise, ki onların icadları ona gayet rahat ve kolay ve vücud bulmaları raiyeti için pek çok ehemmiyetlidir. Ve hulf-ül vaad ise, onun izzet-i iktidarına gayet zıddır.
VE LÂSİYYEMÂ: O melikin huzuruna varanların hepsi bil’ittifak o melik hem mutilere, hem de âsilere bir dâr-ı mükâfat ve mücazat ihzar ettiğini, hem çok kuvvetli vaad ve şiddetli vaîd ettiğini ihbar etmişlerse; halbuki o melik, hulf-ül vaad zilletine düşmekten çok aziz ve pek celallidir. Bununla beraber, o melik-i zîşanın emirleri olan vaad ve vaidlerini tebliğ edip ihbar edenler tevatür derecesinde bil’icma diyorlar ki; bu saltanat-ı azîmesinin medarı, şu bizden uzak olan o
VE LÂSİYYEMÂ: O sultanın icraatından nihayet ihtişam içinde bir saltanatın âsârı görünmektedir. Halbuki görünen odur ki, onun raiyeti hergün dolup boşanan bir misafirhanede muvakkaten toplanmışlar. Ve her vakit değişen bir meydan-ı imtihanda hazır bekliyorlar. Ve o melikin garaib-i san’atının enmuzeclerini ve ihsanatının nümunelerini teşkil için muvakkaten açılan bir meşhergâhında az bir zaman duruyorlar. Ve şu meşher ise, her zaman tahavvül ediyor.
İşte bizzarure şu hal iktiza eder ki, şu misafirhane ve meydan ve meşherlerin arkasında ve bunlar kapandıktan sonra, şuradaki aldatıcı nümunelerin en güzel asıllarıyla dolu daimî kasırlar, müstemir meskenler, açık kapılı hazineler bulunsun.
VE LÂSİYYEMÂ: O melik-i zîşan, vazife-i hâkimiyetinde, nihayet dikkat içinde en az bir hizmeti, en ehven bir ameli, en edna bir haceti yazar ve yazdırırsa; ve mülkünde cereyan eden bütün herşeyin suretlerinin alınmasını ve her amel ve fiilin muhafaza edilmesini emretmiş olsa; elbette anlaşılır ki; şu hıfz ve hafîziyet ise, şeksiz bir muhasebeyi; bilhassa raiyetinin büyüklerinden sudûr eden büyük amelleri için bizzarure küllî bir muhasebeyi iktiza eder.
VE LÂSİYYEMÂ: O melik-i zülcelal, mükerreren ibadının taltif ve tecziyeleri hususunda vaad ve vaîdlerde bulunmuş ise, ki onların icadları ona gayet rahat ve kolay ve vücud bulmaları raiyeti için pek çok ehemmiyetlidir. Ve hulf-ül vaad ise, onun izzet-i iktidarına gayet zıddır.
VE LÂSİYYEMÂ: O melikin huzuruna varanların hepsi bil’ittifak o melik hem mutilere, hem de âsilere bir dâr-ı mükâfat ve mücazat ihzar ettiğini, hem çok kuvvetli vaad ve şiddetli vaîd ettiğini ihbar etmişlerse; halbuki o melik, hulf-ül vaad zilletine düşmekten çok aziz ve pek celallidir. Bununla beraber, o melik-i zîşanın emirleri olan vaad ve vaidlerini tebliğ edip ihbar edenler tevatür derecesinde bil’icma diyorlar ki; bu saltanat-ı azîmesinin medarı, şu bizden uzak olan o
Yükleniyor...