اِعْلَمْ

Ey aziz bil ki! Âlemde olan enva-i masnuat, hususan yeryüzündeki enva-i nebatat ve hayvanat, içiçe dokunmuş ve yeryüzüne üstüste terkib edilerek serilmiş ve yayılmış haliçeleri andırdığı gibi; aynı zamanda arzın ve âlemin giydiği o şeyler, içiçe ve üstüste dokunmuş münemnem (müzeyyen) gömlekler gibi müşahede olunmaktadır. Yalnız bunlardan bir kısmı rakik, bir kısmı da kısa ve kısırdır. Hem bir kısmının dokunuşu seyrek olduğu gibi; bazıları da güzün yırtılır, baharın tazelenir. Fakat her hepsi de manzum bir intizam ile ölçülü bir dokunuş içindedirler.

Evet envaın şevk ile birbiriyle mu’anaka edip, yekdiğerlerinin muavenetine koşuşmaları, hem ferdlerin hüsn-ü muaşeret içinde yekdiğerine refakat edip komşuluk etmeleri ise; elbette bütün bunların tek bir Nessac’ın nesci ve bir Seyyid-i Vâhid’in hizmetçileri olduğuna şehadet ediyorlar. Ayrıca bütün bu enva’ ve efradın herbirisi, o haliçelerin müştebik ve muhtelit olan atkı ipleri içerisinde birbirine mezcolmadan mahsus bir dokuma ile dokunuşları; ve birbirine dercolmadan mümtaz bir endaze ile yapılışları ve birbiriyle kaynaşıp lehimlenmeden muayyen etlerle etlenmeleri; ve bütün bunlar herhangi bir teşevvüşe uğramadan halatsız ve galatsız meydana çıkmaları, elbette aynelyakîn gibi şehadet ederler ki; bunlar öyle bir zatın eser-i san’atıdırlar ki, onun kudret ve hikmetine nihayet yoktur.

Hem bütün bu mütehalif ve ayrı ayrı şeyler üstünde görünen tezyin-i kasdî ve emsali gibi terettübler dahi şehadet ederler ki, şu kasr-ı âlemi mevcudatın enva’ ve elvanının müzeyyenatıyla süsleyen zat; âlem kasrının levazımatını, esasatını ve eczasını da o halketmiştir.

***


اِعْلَمْ

Ey arkadaş! Kat’iyyen bilesin ki; mevcudatın san’atında görünen şu tezyin ve süslendirmek ise, makasıd-ı mühimme-i rububiyetten olan Sani’i tanıttırmak ve bildirmek için en büyük bir gayedir. Hem sevdirilmek ve tanıttırılmak için en parlak bir aynadır. Hem tahabbüb-ü İlahî için en latif bir ünvanlardır. Bu hakikatın nihayetsiz misallerinden

Yükleniyor...