birer menfezleri vardır da, rahmet-i Rahman onların birbirine muhalif olan hacetlerine göre taksimat yapar. Meselâ incirin meyvesine halis bir süt, narın semeresine bir şarab-ı tahur, zeytininkine bir dühn-ü mübarek ve cevizinkine bir zeyt-i münevver ve hakeza, herbirisine lâyık ve muvafık rızık i’ta etmektedir. İşte nebattaki hürmet âyeti ve alameti budur.
Ey hayvan-ı mütekebbir! Bak senin mercuhun, senin üstünde üç derece rüçhaniyet kazanmaktadır. Bunun sebebi ise, senin enaniyetin ve hırsın ve ihtiyarındır. Öyle ise, teslim ol ki, selâmeti bulasın.
***
خُلِقَ اْلاِنْسَانُ ضَعِيفًا
اِعْلَمْ اَيُّهَ اْلاِنْسَانُ
Bil ey insan! Sakın gururlanıp hayvanlara karşı tekebbür davasında bulunma! Zira senin sair hayvanat üzerindeki rif’atin, üstünlüğün ise; senin za’f ve aczindir. Nasılda bir çocuk, kendi valideynine ve kardeşlerine aczinin kudretiyle ve za’fının kuvvetiyle tahakküm eyliyebilir. Evet acaba hayvanat içinde hayatının levazımatını tahsil etmekte senden daha âcizi var mıdır? Belki yirmi senede çok tecrübeler ve tederrüsler neticesinde ancak hıfz-ı hayatına lâzım olacak işler sana hasıl ve müyesser olduğu halde, bir hayvan yirmi günde, bazan yirmi saatte, bazan de yirmi dakikada onu elde edebiliyor. Hattâ hayvanî hayat hususunda hayvanın bir ferdi tek başıyla muvaffak olduğu işlere, sizden bir cemaat-i müteavine dahi muvaffak olamıyor. Nasılki sizin bir ferdiniz, İslâmiyet ve ubudiyete münhasır olan insanî kemal itibariyle onların bir nev’ine müsavi gelmektedir.
İşte ey arkadaş ve ey nefsim! Senin önünde iki yol vardır. Birisinde, hayvanatın en ednasının en ednası ve en zelili ve en âcizi olursun. Diğerinde, hayvanatın bir nev’inden, belki envaından eazz ve ekmel oluyorsun. Artık istediğini sen intihab et! Madem öyledir. Ey nefsim ve ey arkadaşım! acz ve za’fını tanı.. Ve kat’iyyen bil ki; senin kudret ve kuvvetin, ancak ve ancak malikin olan Allah’ın dergâhında dua ile ağlamaktadır.
Ey hayvan-ı mütekebbir! Bak senin mercuhun, senin üstünde üç derece rüçhaniyet kazanmaktadır. Bunun sebebi ise, senin enaniyetin ve hırsın ve ihtiyarındır. Öyle ise, teslim ol ki, selâmeti bulasın.
خُلِقَ اْلاِنْسَانُ ضَعِيفًا
اِعْلَمْ اَيُّهَ اْلاِنْسَانُ
Bil ey insan! Sakın gururlanıp hayvanlara karşı tekebbür davasında bulunma! Zira senin sair hayvanat üzerindeki rif’atin, üstünlüğün ise; senin za’f ve aczindir. Nasılda bir çocuk, kendi valideynine ve kardeşlerine aczinin kudretiyle ve za’fının kuvvetiyle tahakküm eyliyebilir. Evet acaba hayvanat içinde hayatının levazımatını tahsil etmekte senden daha âcizi var mıdır? Belki yirmi senede çok tecrübeler ve tederrüsler neticesinde ancak hıfz-ı hayatına lâzım olacak işler sana hasıl ve müyesser olduğu halde, bir hayvan yirmi günde, bazan yirmi saatte, bazan de yirmi dakikada onu elde edebiliyor. Hattâ hayvanî hayat hususunda hayvanın bir ferdi tek başıyla muvaffak olduğu işlere, sizden bir cemaat-i müteavine dahi muvaffak olamıyor. Nasılki sizin bir ferdiniz, İslâmiyet ve ubudiyete münhasır olan insanî kemal itibariyle onların bir nev’ine müsavi gelmektedir.
İşte ey arkadaş ve ey nefsim! Senin önünde iki yol vardır. Birisinde, hayvanatın en ednasının en ednası ve en zelili ve en âcizi olursun. Diğerinde, hayvanatın bir nev’inden, belki envaından eazz ve ekmel oluyorsun. Artık istediğini sen intihab et! Madem öyledir. Ey nefsim ve ey arkadaşım! acz ve za’fını tanı.. Ve kat’iyyen bil ki; senin kudret ve kuvvetin, ancak ve ancak malikin olan Allah’ın dergâhında dua ile ağlamaktadır.
Yükleniyor...